Anadolu'da Türk aşiretleri

Bugün ülkemiz üzerinde sinsice planlar yapılmakta ve sahneye Türkiye’nin yok edilmesi gayesine yönelik oyunlar konulmaktadır.

Bu oyunun temelini insanlarımızı farklı etnik gruplara bölmek suretiyle ortaya çıkacak parçaların tek tek yutulması oluşturmaktadır. Bu oyun Osmanlı Devleti zamanında da oynanmış ve hatta Şark Meselesi adıyla meşhur olmuştur.

Şark meselesi’nin  en önemli yanı ,Osmanlı topraklarında  yaşayan Müslüman olmayan halka halklar tanınması ve ıslahat yapılması hususudur. Bu suretle Osmanlı Devleti baskı altında tutulmuş ve zaman zaman  çok zor durumlara düşmüştür.

Bu gün Cumhuriyet Türkiyesi’ nde de modernize edilmiş bir Şark meselesi mevcuttur. Nitekim Batılı Devletlerce,Türkiye’de,insan haklarının  olmadığı ve demokratikleşmenin hızla gerçekleştirmesi gerektiği gibi konularda baskı yapılmaktadır.Buna bağlı olarak birçok Avrupa ülkesi Türkiye’yi etnik bakımdan ele almış ve hatta son çıkardıkları bir kitapta Türkiye 47 etnik gruba bölmüşlerdir.Ancak 47 etnik grup derken Türkmen,Yörük,Türk,Kırgız,Kazak,Özbek,Azeri gibi çeşitli Türk boyları da ayrı imiş gibi saymışlardır.Hatta bu boyları Şii,Alevi,Tahtacı,gibi kendi içinde de gruplara ayırmışlardır ki,dolayısıyla bundan hedeflerinin ne olduğu gayet açık bir biçimde görülmektedir.Bu arada Türk,Kürt ayrımı da yapılmıştır.Bu sebepledir ki Silifke,Urfa,Kırıkkale,Balıkesir gibi bölgelerde Yaşayan Karakeçili aşiretleri de Kürt ve Türk olarak ayrıma tabi tutulmuştur.Halbuki Balıkesir,Ankara veya Urfa’daki Karakeçili  aşiretine mensup insanların birbirinden farklı olmadıkları,kültürleriyle,misafirperverlikleriyle,gönül zenginlikleriyle aynı aşiretin mensupları olduklarını biliyoruz.

Bu durum bizim üzerimizde oynanan oyunların ne denli tutarsız olduğunu  ortaya koymaktadır.

Bizim farklı etnik gruplara ayrılmamız neden istenmektedir? Bunun başlıca sebebi,20 yüzyıl sonlarında meydana gelen ve Dünyaya yeni bir çehre veren gelişmelerdir.Sovyetler birliği’nin parçalanmasıyla ortaya çıkan Türk Cumhuriyetleriyle,gerek ekonomik,gerekse siyasi alanda Dünyada yeni bir güç çıkma ihtimali belirmiştir.

Bu durum,böyle bir yeni gücün lideri ve lokomotifi Türkiye’ye karşı yeni stratejiler üretilmesini zorunlu kılmıştır.Nitekim Türkiye1968yılın’dan sonra  sağ,sol kargaşasıyla ,ardından Ermeni ve nihayet PKK meseleleriyle  uğraşmak durumunda kalmıştır.Böylece insanların bir birleriyle düşman olmasını hedefleyen ve iç istikrarın  bozulmasını  sağlayan bu garazkar hareketler, hem balkanlar,hem de Türk Cumhuriyet ve topluluklarıyla  gerektiği biçimde ilgilenilememesine  sebep olmuştur.

Bizim bu gibi hareketlerin önüne güçlü bir biçimde çıkabilmemiz için,tıpkı Karakeçeli’de olduğu gibi,Söğüt’te  olduğu gibi,Urfa’da olduğu gibi veya Bayburt’ta  Dede Korkut’ta olduğu gibi, Türkiyemizin çeşitli yönlerinde,kültür zenginliklerimizi şenliklerle kutlayarak birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeliyiz.

Bunu yaptığımız takdirde  ülkemizin her bir parçasının aynı kültür değerlerine sahip  olduğunu göstereceğiz. Buda düşmanın  oyunlarını bozacak en önemli unsur olacaktır.