Dünya Düzenleme Tarihi : 13 Eylül 2020 21:55 Haber Girişi : 13 Eylül 2020 21:59

Macron'un derdi ne biliyor musunuz?

Macron'un derdi ne biliyor musunuz?
Türkiye'ye göz dağı vermek Bunu açık açık itiraf ediyorlar. Peki niye Türkiye'ye niye göz dağı vermek istiyor bu sömürge kalıntıları? Dertleri ne?

İbrahim Kalın'dan Macron'a fotoğraflı yanıt! - Son Dakika Haberler Milliyet

Türkiye'ye göz dağı vermek
Bunu açık açık itiraf ediyorlar.
Peki niye Türkiye'ye niye göz dağı vermek istiyor bu sömürge kalıntıları? Dertleri ne?

Diyorlar ki; “Erdoğan gitsin. Erdoğan gittikten  sonra yine Türkiye ile ilişkiler normal seyrine döner. Biz yine size istediğimizi yaptırırız. 

Normal seyrine dönmek, Avrupa'nın kapısında dilenmeye   gönüllü olmak.

Avrupa'nın çöplüğü olmayı sürdürmek. Avrupa lehine tek taraflı ticari ilişkileri sürdürmek.

Önce Amerika, şimdi de Fransa Türkiye üzerinden efelik gösterisi yapma peşinde. 

Türkiye'ye ve Erdoğan'a had bildirerek, kaybettikleri prestiji geri kazanacaklarını sanıyorlar.

Aklı başında AB ülkeleri işin nereye varacağını çok iyi hesap ettiğinden, “Uzlaşma” çağrısını yineliyorlar

Zira, Türkiye eski Türkiye değil. Kendi silahını üreten, Doğalgazı olan bir ülke. Üstelik 15 Temmuz gibi sonuçları çok ağır bir labirentten geçmiş olmasına rağmen. Yine dimdik ayakta. Halk Erdoğan'ı yalnız bırakmıyor. 

Avrupa'nın hiçbir ülkesi, kendi özel sektörünü Türkiye'den çekme gücüne sahip değil.

Zira başta Almanya olmak üzere, AB'nin dev şirketleri, Türkiye'yi bir üretim üssü haline getirmiş durumda. Asya ve Ortadoğu'ya Türkiye üzerinden açılıyor bu dev şirketler ve asla bu konumlarını siyasetçilerin kişisel hırsları yüzünden kaybetmek istemezler.

Ekonominin realizmine karşın, siyasetçilerin konjonktürel ve gelir-geçer yaklaşımları Türkiye gibi dev bir ülke için yeterli yaptırım gücüne sahip olamaz. Türkiye'nin batıdan uzaklaşması ise hiçbir AB ülkesinin işine gelmez. Rusya-İran ve Çin'le yakınlaşan Türkiye, kendine yeni pazarlar bulmakla kalmayacak, AB'den gerçekleştiremediği teknoloji transferini de sağlayacak. Son örnek, Rusya'dan alınan S-400 füzeleri ve bir  süre sonra Türkiye'de ortak üretilecek olmasıdır. Sadece otomotiv sektörünü düşünün. Yüz yıldır kendi otomobilini üretemeyen Türkiye, yılda kaç adet AB üretimi otomobil satın alıyor? Avrupa bundan niye vazgeçsin?

Yani, Türkiye istemedikten sonra Avrupa, Türkiye'yi kapının önüne koyamaz.

Macron ve Miçotakis salyalar akıtarak tehditlerine  kestirmeden üç ata sözü yeter de artar bile: 1) İt ürür kervan yürür 2) Havlayan köpek ısırmaz 3) Isıracak köpek dişini göstermez.

Türkiye'nin gelişmesinin  önünü kesmeye  çalışılıyor.

Bütün mesele bu.

Ama Türkiye artık o Türkiye değil. Erdoğan de asker şapkası gördüğünde selam duran Cumhurbaşkanlarına hiç benzemiyor. ABD ikinci Dünya Savaşı'nın ardından Türkiye'yi TSK ve MİT eliyle doğrudan Pentagon'dan yönettiği günleri özlüyor olabilir. Ancak köprünün altından çok sular aktı. Neye mal olursa olsun, Türkiye artık o günlere dönmeyecek, dönemez de! ABD ve İsrail, bir yandan Barzani, öte yandan PKK eliyle Ortadoğu'da yeni “hin” likler peşinde. Ama bu kez masada Türkiye de var. Üstelik elini ve çevresini güçlendirmiş olarak.

erzurumpolitik/uğur akyol

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.