Manşet Haber Girişi : 02 Mart 2020 14:02

Mahalle yanarken saçını tarayan… lar

Mahalle yanarken saçını tarayan… lar
Mahalle yanarken saçını tarayan… lar

Mahalle yanarken birisi saçını tararmış söylememe gerek yok değil mi? O kişiyi bilmeyende yok zaten. İş vatan meselesi, memleket sevdası olunca kabalaşıyorum. Bu da benim fıtratım seven seviyor da sevmeyen de çok ta….

27 Şubat 2020 Perşembe , saatler ilerlerken sol yanımızda ‘yine’ şiddetli bir ağrı hissettik. Hem de öyle böyle değil, tam 33 kınalı kuzu şehit oldu.36 askerimiz gazi,  33 canımız haince yapılan saldırıda şehit oldu. Geriye yürekleri dağlayan acıları, içimizi sızlatan hikâyeleri kaldı. Rabbim yitirdiğimiz canlara rahmet etsin, geride kalanlara sabır, yaralılarımıza şifalar versin.

Daha önce de nice canları şehit verdik. Maalesef en büyük pay yeterince ders çıkarılıp tedbir alınamamasından kaynaklanıyor. Bu cümlenin ardından sadece bugünkü hükümete yönelik bir eleştiri olduğu düşünülmesin elbette. ‘Yiğidi öldür, hakkını yeme’ demişler. Terörle mücadele noktasında en fazla çaba gösteren de yine bu hükümet oldu. Ancak bunca senedir birikmiş bir umursamazlık olduğu, mevcut iktidardan da beklenti çok fazla olduğu için ne yaparlarsa yapsınlar yıllardır yaşadığımız büyük kayıplara karşı tam olarak tedbir almak mümkün olmadı, olmayacaktır. Çünkü devleti yönetenler de senin benim gibi halkın içinden insanlar. Bizler halk olarak, hainlik ne kadar büyük olursa olsun, 3 gün ağlar, 5 gün dizlerimizi döver, 1 hafta sonra yine bildiğimizi okuruz.

‘Acıyı, sıkıntıyı bu denli kanıksamış bir millete savaş için tedbir alması gerektiği ne kadar anlatılabilir?’ diye sormadan edemiyorum. Sık sık eleştirilen ‘terörle mücadelenin ne anlama geldiğini daha bazı yetkililer çözememişken, alelade vatandaşın vaziyetin ciddiyetine varması elbette beklenemez. Terörle mücadele adı altında üç-beş it ile uğraşmaktan başka işi olmayan yetkililerin kulağı çekilmedikçe, hatta kapıya konulmadıkça ve hatta en ağır şekilde cezalandırmadıkça benim şehidim yine öldüğüyle kalacak, yine gözyaşları toprak yığınlarının arasında kaybolup gidecek.

Artık kendimize gelelim. ‘Ecelden, kaderden kaçış yok’… Buna besmele dahi çekebilen herkes gönülden inanır. Lakin her savaşta  ‘Allah’tan gelene yapacak bir şey yok’ deyip kenara çekilmek hiçbir Müslüman’a yakışmaz. Tevekkülü yarım anlayıp; elimiz, kolumuz bağlı oturmak, yalnızca yitip giden canlarımıza değil, Rabbin verdiği akla da ihanettir.

 

Zaman geçiyor, dünya değişiyor. ‘Uyandırmaya kıyamadığımız yetkililer’ ,zamanında pkk itlerine verdiğimiz canların acısı hala taze iken, henüz 3 gün önce yaşadığımız İdlip olayında bir kez daha gördük ki saçma sapan dünya işlerine, beyin yakan gereksiz tartışmalara daldığımız bir anda kapımızı çalan savaş aniden herkesi ama herkesi birleştirebiliyor. Kimi sırtındaki montunu veriyor ‘kardeşim üşümesin’ diye, kimi 1 ayda biriktirdiği okul harçlığını gönderiyor… Zerre kadar vicdanı olan birinin nasıl içi titremez; ‘Vatanını, bayrağını kurtarmak için ateşe giren ordumuzu.  Askerin boynuna sarılıp ağlayan şehit yakınlarının  ‘’ gözyaşlarına’, kimin yüreği dayanır; Şehidin cenazesi başında ‘beni yalnız bıraktın gardaşım’ diyerek ağlayan askerlerimizin haykırışından, Çatışmadan yara almadan  kurtarılırken utanan askerimize…

Son 5 gündür içimizi acıtan, yüreğimizi dağlayan acı ile karşılaştık. Ne söylesek, ne yapsak gidenler geri gelmeyecek. Elimizden bir tek dua geliyor, elimizden yalnızca gücümüz yettiğince devletimize yaraları bir an önce sarması için karınca kararınca destek vermek, ordumuzun yanında dik durmak geliyor.

Ancak, bu kadarını bile yapamayan, dua dahi edemeyen, bırakın devlete destek olmayı bunca acıdan, kokuşmuş zihniyetlerine paye çıkarmaya çalışan tipler de gördük. İnsanlıktan nasibini almamış, İsrail ya başka bir yabancı ülkede olan savaşın dumanı bitmeden başsağlığı dileyen, kendi ülkesinde canlar yitip gittiğinde bırak üzülmeyi neredeyse sevinen sözde gazeteciler, sözde yazarlar, sözde sanatçılar, sözde siyasiler, bürokratlar vs. gördük. Anlayacağınız her sözünden kan damlayan bu kahpeler yine sahneye çıktı.

Maalesef bu güzelim ülkenin; “Devlet kayıp sayısını az gösterdi deyip algı yaratan aşağılık insanları. Geçmişte de gördük “Türkiye ile İran savaşa girse, hiç düşünmem İsrail’i desteklerim” diyen veled-i zinaları… Bir bitmediler. Böyle zamanlarda en naif insanımızın bile aklına gelir; “Mahalle yanarken o.pu saçını tararmış” sözü. İşte bu tipler de aynen böyle. Bunlar yüzünden küfre dalıp, ne acımıza üzülebiliyor, ne de “canı yanmış kardeşimizin acısını hafifletmek için daha fazla ne yapabilirim”e kafa yorabiliyoruz.

33 canımızı yitirdiğimiz İdlip’ten tam 5 gün sonra “bölgeden çok acı haberler geliyor” demekten öte, “orada ne işimiz var ” diyen yaratıklar. Biraz merak edin açın okuyun yada sorun öğrenin. Devletin bunca çabasına rağmen, dünyayı 100 yıl öncesinden takip eden kahpeler yine mahalle yanarken saçını taramaya devam edecek. Daha da kötüsü, yine koltuk peşinde olacaklar, yine ön saflarda yerlerini alacaklar, yine yalamaya devam edecekler. Herkes değişti, değişecek, bir onlar değişmeyecek

 

Etiketler : Hakan Dikmen
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.