TÜRKİYE’NİN DARBELER VE İHTİLALLER TARİHİ

Türkiye’nin darbeler tarihi yüzlerce yıl öncesine kadar dayanır. Ancak bu yazıda Cumhuriyet dönemi içindeki darbe ya da darbe girişimlerini ele alacağız.

Bu yazıyı okur iken şu gerçek unutulmamalıdır. Darbeler ya da ihtilaller illa da kötü diye kategorize edilemez. Asker ne yaparsa kötü, sivil ne yaparsa iyidir diye bir toplumsal yasa yoktur. Bütün askeri darbelerin kötü olduğu düşüncesi inanmamak gerekse idi, Menderes Hükümeti’nin “tahkikat komisyonu ve siyasi partilerin faaliyetlerinin durdurulması” (sanki kendisi siyasi parti değilmiş gibi) kararnamelerini koyacak bir yer bulamazdık.

Devletin temel organları olarak bilinen yasama, yürütme ve yargının görev alanlarını belirleyen, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alıp, toplumsal hayatı düzenleyen anayasalar, hukuki düzenlemelerin mimarıdır. Birbirinden farklı insanların bir araya gelerek oluşturduğu toplumun bekası, ancak demokratik bir anayasal düzenlenmenin sağlanması ile mümkündür.

Bu yazıda, Türkiye’de uygulanan iki önemli kurucu meclisten (1960-1980) ve bu meclislerin yaptığı 1961 ve 1982 Anayasalarının temel özelliklerinden faydalanarak karşılaştırmalı bir değerlendirme yapacağız. Bu iki darbenin dışında kalan ve hem başlangıç, hem amaç, hem de sonuçları açısından çok önemli farklar bulunan 15 Temmuz darbe girişimini de kısaca ele alacağız.

Türkiye’de kurucu meclis eliyle hazırlanan ilk anayasal çalışma 1961 anayasasıdır. İlk kez 1960 yılında yapılan çalışmalarla parlamenter düzene ara verilerek, 157 sayılı “Kurucu Meclis Teşkili Hakkında Kanun” ve 158 sayılı “Temsilciler Meclisi'nin Seçimi Hakkında Kanun” ile Türk anayasal düzenine kurucu meclis olgusu kazandırılmıştır. Bu aslında Türk Milleti olarak tarihteki devlet kuruculuğu niteliklerimizin devamını daha çağdaş yöntemlerle sürdürmektir. 1960 kurucu meclisi çıkardığı 157 sayılı yasa ile kurucu meclisleri anayasa yapmanın yanı sıra 1961 yılında seçilerek çalışacak olan TBMM’nin seçimine kadar yasama ve yürütmeyi denetleme yetkisine muktedir kılmıştır. Aynı yasal düzenleme anayasal düzenlemeyle birlikte yeni bir seçim kanunu hazırlama yetkisini de kurucu meclislere bırakmıştır.

Kurucu Meclisin Demokratik Niteliği

Anayasalarda olması gereken temel niteliklerin en önemlisi, demokratik meşruluk özelliği ve anayasaların hazırlanması sırasında bütün toplumsal kesimin temsil edilmesidir. Toplumsal bütünlüğün sürece katılımı ve her kesimin bu süreçte yer alması ilgili anayasanın demokratik meşruluğunu arttırmaktadır. Anayasa, bir ülkedeki vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen, siyasi iktidarın örgütlenmesini ve iktidara karşı özgürlükleri belli güvencelerle ele alan toplumun genelini ilgilendiren ve geleceklerini belirleyen önemli bir kurucu belgedir. Bu sebeple, böyle bir kurucu belgenin hazırlanması sırasında, sürece toplumun bütün kesimlerinin katılması ve temsil edilmesi gerekmektedir.

1960 darbesi, demokratik niteliklerini kaybetmiş, gerici çevrelerle birlikte “küçük Amerika olma” iddiasına hapsolan olan bir iktidara son vererek, devletin demokratik nitelikleri ve “Milli Egemenlik” şiarına yeniden hayatiyet kazandırmak amacıyla yapılmıştır.

Kurucu meclis, Milli Birlik Komitesi’nden ve “mevcut şartlara uygun olarak milletin en geniş manasıyla temsili gayesini gözeten” Temsilciler Meclisi’nden oluşmaktadır. 157 sayılı kanun iki farklı meclisten oluşan kurucu meclisin başlıca görevini ise yeni bir anayasayı görüşüp karara bağlamak ve yeni bir seçim kanunu hazırlamak olarak belirtmiştir (Resmi Gazete,1960).

Milli Birlik Komitesi (MBK), TBMM’nin yetkilerine sahiptir. Yasama yetkisini bizzat kendisi, yürütme yetkisini ise kendi seçtiği bakanlar eliyle kullanmaktadır. Devlet başkanlığı makamı olan cumhurbaşkanlığı, başbakan, başkomutan ve MBK başkanlığı yetkilerini kendi tekelinde birleştirmiştir. Temsilciler meclisi ise devlet başkanı ve MBK tarafından atanacak olan temsilciler, il temsilcileri, bakanlar kurulu üyeleri, siyasi parti temsilcileri ve meslek kuruluşları temsilcilerinden oluşmaktadır (Resmi Gazete:1960). En son MBK’de de ayrıca görüşülen Anayasa Tasarısı, 9 Temmuz 1961 tarihinde halk oylamasına sunularak halkın yüzde 61,7’sinin oyunu alarak kabul edilmiştir.

27 Mayıs Darbesi’nin (İhtilal) getirdikleri · Güçler ayrılığı sağlanmıştır. (Yasama, yürütme, yargı) · Cumhurbaşkanı olan kişinin partisi ile bağının kesilmesine karar verilmiştir.[6] · Çoğulcu demokrasi ilkesi benimsenmiştir. · TBMM, Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi olmak üzere ikiye ayrılmıştır.

· Yargı bağımsızlığı sağlanmıştır. · Çıkan yasaların anayasaya uygunluğunu kontrol eden Anayasa Mahkemesi kurulmuştur. · Hakimlik teminatı getirilmiştir.

· Yürütmenin, yönetimin tüm eylemleri, kararları anayasal bir kuruluş olan Danıştay denetimine verilmiştir. Yani TBMM egemenlik hakkını kullanan tek organ olmaktan çıkıp Anayasa'da sözü edilen yetkili organlardan biri olmuştur. · Kişinin temel hak ve özgürlükleri Anayasa ile güvenceye alınmıştır.

· "Siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmezidirler." hükmü ile ilk kez siyasi partilerden ve çoğulcu yapıdan bahsedilmiştir.

· İşçi ve memurlara sendika kurma hakkı ile grev hakkı tanınmıştır. · Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuştur. · Üniversiteler ve TRT özerkleştirilmiştir.

· Yerel yönetimlerin yetkileri kısmen arttırılmıştır.

· Önceden izin almaksızın dernek kurma hakkı ve gösteri/protesto yapma hakkı tanınmıştır.

· Kurumların yönetimindeki üst düzey kişilerin yargı kararı olmaksızın yönetimden uzaklaştırılması imkânı kaldırılmıştır. · Sosyal devlet kavramı getirilmiştir.

12 Eylül 1980 Darbesinin Temel Nitelikleri ve objektif sonuçları

1960’lı yılların sonlarına doğru Türkiye’de bir takım siyasal şiddet olayları yaşanmaya başladı. Gladyo örgütlerinin gerek sağ, gerekse de sol maske ile “iti ite kırdırma” politikalarının önüne geçilememiştir. Bu yapılamayınca (Aslında yapılmayıp, darbe şartlarının oluşması beklenmiştir. Bu gerçek bizzat darbenin tepesindeki Kenan Evren tarafından açıkça ifade edilmiştir.)

12 Mart 1971 tarihinde ve Genelkurmay Başkanı ile birlikte Kuvvet Komutanları tarafından hükümete bir “muhtıra” verilerek dönemin başbakanı Demirel istifaya zorlanmıştır. İstifa eden Demirel’in ardından ordunun desteğiyle birlikte “partiler üstü” bir hükümet kurulmuş ve Anayasada değişiklikler yapılmasına karar verilmiştir. Başka değişiklikler de var ama, 12 Mart darbesinin kimliğini ele veren asıl başlıklar şunlardır; · Bakanlar Kurulu'na Kanun Hükmünde Kararname çıkartma yetkisi verildi. kıymetli okurlar ve son olarak yazımı kısa dörtlükle tamamlıyorum.

· Vergi ve harçlarla ilgili Bakanlar Kurulu'nun yetkileri arttırıldı.

· Üniversitelerin özerkliği azaltıldı.

· TRT'nin özerkliği kaldırıldı.

· Memurların sendika hakları kaldırıldı.

Yapılan birçok anayasal değişikliklere rağmen 1975’den sonra siyasal şiddet olayları tekrar devam etmiştir. Çeşitli sağ ve sol örgütlere sızan ve bu örgütlerin tepesine yerleşen gladyo elemanlarının eylemleri almış yürümüştür. Siyasal sistemde ciddi tıkanıklıklar yaşanmıştır. 6 ay boyunca TBMM Cumhurbaşkanını seçememiştir. Meclis kanun çıkartamamış hükümetler ise karar alamaz olmuştur. Yürütmenin zayıflatılması ve devlet otoritesinin azaltılması ilkesini benimseyen 1961 Anayasası, bütün bu krizlere gerekçe olarak gösterilmiştir. Bu sebeple, 1980 yılında 1961 Anayasasının tamamen değiştirilmesi gerektiği düşüncesi, ABD’nin “bizim oğlanları” tarafından topluma empoze edilmeye başlanmıştır. Bu ise pratikte Türkiye’de Amerikancı bir darbenin toplumsal rıza görmesine neden olmuştur,

12 Eylül darbesi sonuç olarak Türkiye’nin, Dünya’da estirilen küreselleşme rüzgarının etkisine girmesine yol açan bir işlev görmüştür. Sözde Atatürkçülük adı altında harekete geçenler, Amerikan derin devletinin yöneticileri tarafından “bizim oğlanlar başardı” övgüsüne mazhar olmuşlardır.

12 Eylül uzantısı politikalar sonucu, ülkemizin bütün kamu işletmeleri, özelleştirme adı altında yerli ve yabancı özel sermaye çevrelerine pay edilmiştir

Allah’ım Biteni ve Başlayanı Devletimize hayırlı kıl
Zalimlere karşı Ayaklarımızı kavi et
Düşmanlarımıza karşı Bileğimizi
Fitneye karşı kalbimizi
Hıyanete karşı gözümüzü
Yalana karşı ve
Korkuya karşı kalbimizi sağlam. 
Zihnimizi uyanık, Aklımızı açık tut.
bizi Milletçe birbirimize kenetle
Bizi Şehitlerimizin hakkından
Gazilerimizin hukukundan
Ecdadımızın mirasından haberdar kıl
Rabbim Vatanımızı koru Devletimizi ebedi kıl
İslamın son ordusunu Muzaffer eyle
Devletimize yardım et.

Dünyada Türk olmaktan daha onurlu daha heyecan veren bir şey yoktur. 
Ne mutlu bunu aktaran ecdada ne mutlu bugün bunun için savaşanlara, Ne Mutlu Türküm diyene