Tarih: 02.12.2025 18:41

3 ARALIK KUTLAMA DEĞİL UYARI GÜNÜDÜR! ENGELLİLER İNSAN HAKLARINA HÂLÂ ERİŞEMİYOR

Facebook Twitter Linked-in

En Kalabalık Azınlık En Büyük Eşitsizlikle Karşı Karşıya 3 ARALIK KUTLAMA DEĞİL UYARI GÜNÜDÜR! ENGELLİLER İNSAN HAKLARINA HÂLÂ ERİŞEMİYOR 3 Aralık Dünya Engelliler Günü, bu yıl yalnızca bir farkındalık günü değil, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de engelli bireylerin insan haklarına erişemediği gerçeğiyle yüzleşmemiz gereken bir uyarı günü niteliği taşıyor. Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİM-SEN), engelliliğin bireysel bir sorun değil, insan hakları temelinde ele alınması gereken küresel bir sorun olduğunu vurgulayarak kapsamlı bir değerlendirme yayımladı. Birleşmiş Milletler verilerine göre engelliler, dünya nüfusunun en kalabalık azınlık grubu. Ekonomik krizler, savaşlar, afetler, salgınlar gibi küresel sorunlar, bu grubun yaşam koşullarını diğer tüm toplumsal gruplardan daha fazla etkiliyor. BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın 3 Aralık 2006'da yaptığı şu tespit, bugün hâlâ geçerliliğini koruyor; "Engelliler dünyanın en kalabalık azınlık grubudur. Orantısız şekilde yoksuldur, işsizdir ve ölüm oranları daha yüksektir." SAHİM-SEN Engelliler Komisyonu Başkanı ve Sosyal Hizmet Uzmanı Ayşe SARI, küresel sorunların, eşitsizliği ve hak ihlallerini artırdığına ve ihlalleri; 'Herkes aynı sorunu yaşıyor" söylemi ile mantığa büründürdüğüne ve normalleştirdiğine dikkat çekerek "Küresel krizler, engellilerin yaşadığı eşitsizliği ve hak ihlallerini görünmez kılıyor." dedi. Ekonomik Kriz ve Hak İhlalleri Engelli Bireylerin Asıl Gündemi SAHİM-SEN Engelliler Komisyonu Başkanı Ayşe SARI, 2025 itibarıyla engelli bireylerin Türkiye'de karşı karşıya kaldığı temel sorunlara dikkat çekerek ekonomik kriz ve tasarruf politikalarının engellilerin haklara erişimini ciddi biçimde daralttığını söyledi. SARI, bakım hizmetlerinden destek personeli sayısına, rehabilitasyon süreçlerinden sosyal yardımlara kadar birçok alanda yaşanan kısıtlamaların, engelli bireylerin yaşam kalitesini doğrudan etkilediğini vurguladı. Temel insan hakları ve özgürlüklere erişimin giderek zorlaştığını belirten SARI, eğitim, sağlık, istihdam ve bağımsız yaşam hakkının hâlâ sınırlı olduğunu ifade etti. Afet ve acil durum planlarında engelliliğin hesaba katılmamasının da büyük bir risk oluşturduğunu dile getirerek "Deprem, sel, yangın, pandemi gibi durumlarda engelli bireyler görünmez kalıyor; bu kabul edilemez" dedi. TBMM'nin Nadir Hastalıklar ve Otizm Komisyonu raporlarındaki önerilerin uygulanmamasını "ciddi bir politika boşluğu" olarak değerlendiren SARI, Türkiye'nin temel engellilik politika belgelerinin de sahada karşılık bulmadığını söyledi. Engelsiz Vizyon Belgesi 2030, Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı (2023–2025), Nadir Hastalıklar Eylem Planı (2023–2027) ve Otizm Eylem Planlarının uygulanmasındaki belirsizliklerin, engelli bireyleri yapısal sorunlarla baş başa bıraktığını vurgulayan Ayşe SARI, "Engellilerin gündemi bellidir: ekonomik kriz, hak ihlalleri ve politika eksikliği. Bu sorunlar çözülmeden eşit yurttaşlıktan söz edemeyiz." açıklamasını yaptı. Süreçlere Engelli Bireyler ve STK'lar Dahil Edilmeli SAHİM-SEN, Dünya Engelliler Günü kapsamında yaptığı açıklamada, Türkiye'de engelli bireylerin yaşam koşullarını iyileştirmeyi hedefleyen politikaların artık ertelenemez bir noktaya geldiğini vurgulayarak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nı kapsamlı bir dönüşüm sürecine davet etti. İstihdam ve çalışma hakkının sürdürülebilir bir biçimde olması için; engelli bireylerin ve ailelerinin karar alma süreçlerine aktif, gerçek ve sürekli biçimde dahil edilmesinin hayati önem taşıdığını ifade eden SAHİM-SEN, "Engellilerin, insan onuruna yakışır bir yaşam sürmesine hizmet edecek politikaların inşa edilmesi; engelli bireyleri, onların ailelerini ve onları temsil eden STK'ları, karar süreçlerine dahil etmekle mümkün olacak" dedi. SAHİM-SEN, ulusal mevzuatın, tüm politika ve uygulamaların, BM Engelli Kişilerin Hakları Sözleşmesi ile uyumlu hâle getirilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlattı. İstihdam ve Çalışma Hakkı, İnsan Onurunun Bir Parçasıdır Ayşe SARI, çalışma hayatında engelli bireylerin oldukça fazla sorun ve ihlal yaşadığına dikkat çekerken engellilerin istihdam politikalarında,  Birleşmiş Milletler Engelli Kişilerin Hakları Sözleşmesi'nin ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmelerinin ve tavsiye kararlarının dikkate alınması, ILO tarafından yayımlanmış olan "İşyerlerinde Engelliliğin Yönetimi Strateji Belgesi"nin hayata geçirilmesi için uyarıda bulundu. Sözleşme'nin 27'nci maddesindeki; istihdam ve çalışma hakkının hayata geçirilmesinde, Devletin, engellileri kamuda istihdam edeceği taahhüdünü hatırlatan SARI, adaylık sürecinde işine son verilen, baskı altında tutulup ayrımcılığa uğrayan, sıklıkla yeniden raporlama yaptırılıp hakkında "çalışamaz" raporu düzenlettirilen engelli aday memurların, hatta engellileri istihdam ederek Devletin yanlış yaptığını söyleyen idarecilerin olduğunu söyledi. Bu durumların ayrımcılık içermesi bakımından suç olduğuna işaret eden SARI, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını ve Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğünü; bakanlık ve kurumlardan; adaylık sürecinde işten atılan adayların sayısı ve işten atılma nedenleri ve 1 yılı bitmiş olanların neden halen adaylıklarının onaylanmadığı bilgilerini istemeye davet etti. SARI, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğünün, Sözleşme'nin, Türkiye'de uygulanmasından sorumlu odak kurum olduğunu hatırlatarak istihdam edilmiş engelli bireylerin, çalışma yaşamına dair sorunlarını özel olarak ele alması gerektiğini belirtti. Genel Müdürlüğün; gelen bildirimleri ve sorunları dikkate alarak çözüm üretecek,   ayrımcılık içeren bildirimleri özel olarak ele alarak mağdurun, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna başvuru yapması için danışmanlık verecek bir mekanizma kurması gerektiğini de ekledi. Hak Temelli Dil Kullanılmalı ve Söylemlerimize Dikkat Etmeliyiz Dünya Engelliler Günü kapsamında, toplumda iyi niyetle söylendiği düşünülen ancak gerçekte ayrımcılığı pekiştiren ifadelere karşı önemli bir uyarıda bulunan SAHİM-Sen Genel Başkanı Özlem AKARKEN, engelliliğin duygusal bir dayanışma alanı değil, doğrudan insan hakları ekseninde ele alınması gereken bir konu olduğuna dikkat çekti. AKARKEN, bazı ifadelerin, farkında olmadan engellilerin hak mücadelesini görünmez kıldığını belirterek şu söylemlerin kullanılmaması gerektiğini vurguladı; "Engellilik siyaset üstüdür." (Engellilik, siyasetin tam da içindedir ve siyasetin konusudur.   "Sevgi her engeli aşar."  "En büyük engel sevgisizliktir." (Toplumun, engelli bireyleri sevmesi ile engellerin aşılmayacağı açıktır. Sevmek, hak ihlallerini ortadan kaldırmaz. Devletin, engelli bireylerin haklarına saygı duymalı ve herkesin, bir diğerinin hakkına saygı göstermesini sağlamalı.) "Her insan bir engelli adayıdır." (Korku dili üretir. Herkesin dilinde adeta slogan olan bu cümlenin, bilinç ve farkındalık yaratmayacağı açık.) "Engelsizsiniz." (Suçlayıcı bir mesaj verir. Sorumluluğu bireyin üzerine yükler.) "Engel bedende değil zihinde." (Zihinsel engellilik açısından ayrımcıdır.) "Biz de varız." söyleminde "de" bağlacının, cümleye kattığı anlam ayrımcıdır. Söylem; "Biz varız." biçiminde olmalı. "Engelli kardeşlerimiz" yerine eşit vatandaşlık vurgusu yapılmalı. "Pozitif ayrımcılık yapılsın." yerine fırsat eşitliği talep edilmeli. Hak mücadelesi açısından dilin belirleyici bir rolü olduğuna işaret eden Özlem Akarken, "Engellilik duygusal bir alan değildir; insan hakları alanıdır. Duygusal söylemler engellilerin karşılaştığı yapısal sorunları görünmez kılar. Dilimiz değişmeden politika değişmez. Bu nedenle, hak temelli ve eşitlikçi bir dili ısrarla savunmak zorundayız." ifadelerini kullandı.  




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —