10628,63%-0,11
42,25% 0,05
49,33% 0,73
5706,40% 0,17
9495,67% 2,13
11 EKİM DÜNYA KIZ ÇOCUKLARI GÜNÜ Ev içi iş yükü kız çocuklarının eğitim hayatını olumsuz etkiliyor İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından TÜBİTAK desteğiyle yürütülen “Krizler Çağında Çocuk Olmak” araştırmasının sonuçlarına göre kız çocukları ev içi iş yükü ve bakım sorumluluğunu orantısız bir şekilde üstlenirken bu durum eğitim hayatlarını da olumsuz etkiliyor. Araştırmaya göre kız çocuklarının yarısı ev temizliği yaparken yüzde 45’i kardeşlerine bakıyor. Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, “Ev içi emek, okula giden kız çocukları için çifte mesai anlamına geliyor ve bu durum onların sosyal, duygusal ve akademik gelişimleri üzerinde baskı yaratıyor” dedi Her yıl 11 Ekim, kız çocuklarının haklarına dikkat çekmek, onların güçlenmesini desteklemek ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratmak amacıyla Dünya Kız Çocukları Günü olarak kutlanıyor. Bu özel gün kapsamında İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından yürütülen ve TÜBİTAK 1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı tarafından desteklenen “Krizler Çağında Çocuk Olmak” araştırmasının Türkiye’de kız çocuklarının koşullarına ilişkin bulgularını paylaştı. Türkiye genelinde 11-18 yaş arası çocuklar ve ebeveynleriyle yürütülen bin 513 hanelik temsili bir örneklemle yapılan nicel araştırma ile Şanlıurfa ve İstanbul illerinde gerçekleştirilen niteliksel araştırmanın sonuçları kız çocuklarının eğitim, ev içi iş yükü, güvenlik ve dijital deneyim gibi alanlarda eşitsizliklerle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmanın koordinatörü Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliklerin, dezavantajlı sosyoekonomik koşullarla kesiştiğinde kız çocuklarının kırılganlığının arttığına dikkat çekiyor. Eğitime devamlılıkta sosyoekonomik koşullar etkili Kız çocuklarının eğitime erişimi ve devamlılığında eşitsizliklerin önemli bir rol oynadığını belirten Prof. Dr. Uyan Semerci, “Araştırmamızda kız çocuklarının eğitime devamında bölgesel ve sosyoekonomik eşitsizliklerin belirgin şekilde etkili olduğunu gördük. Örneğin Şanlıurfa’da kız çocuklarının okula devam oranı erkeklerden daha düşük. Ortaöğretimde bu oran kızlarda yüzde 63, erkeklerde ise yüzde 78 oranında. Okula kayıtlı olmayan çocuklar, genel olarak 15-18 yaş diliminde ve en düşük sosyoekonomik statüye sahip ailelerden gelenler arasında. Bu da kız çocukları için artan okuldan uzaklaşma riskini işaret ediyor.” dedi. Düşük devam oranlarının ardında sosyoekonomik, kültürel ve güvenlik temelli nedenlerin olduğunu belirten Prof. Dr. Uyan Semerci, ekonomik sorunların, ailede temel ihtiyaçların karşılanamamasının okul terkin en önemli nedenlerinden biri olduğunu vurguladı. Bu durumun tüm çocuklar için geçerli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Uyan Semerci öte yandan, okul başarısının sadece akademik başarıyla ölçülmesinin, “başarılı” olmayan yoksulluk koşulları içindeki çocukların okuldan daha hızlı kopmalarına yol açtığını belirtti. Prof. Dr. Uyan Semerci, “Ailelerde sınırlı kaynak olduğunda kız çocuklarının okula devamı vazgeçilebilir oluyor. Yoksulluk ve ataerkil gelenekler kız çocukları için çocuk yaşta evlilik riskini de artırabiliyor.” dedi. Ev içi iş yükü ve bakım sorumlulukları, kız çocuklarının eğitime eşit katılımını engelliyor Araştırma sonuçları ev içi sorumluluklarda kız ve erkek çocuklar arasında belirgin farklar olduğunu ortaya koyuyor. Kız çocuklarının yüzde 89’u kendi yataklarını toplarken, yüzde 79’u sofra kurup kaldırıyor. Yarısı ev temizliği yaptığını, yüzde 63’ü kahvaltı hazırladığını belirtiyor. Her iki kız çocuğundan biri bulaşık yıkarken dörtte biri yemek yapıyor. Kız çocuklarının yüzde 45’i kardeşlerine bakıyor. Bu oranlar erkek çocuklarda daha düşük. Kız çocuklarının toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle ev işi ve bakım sorumluluklarını orantısız bir şekilde üstlendiğini belirten Prof. Dr. Uyan Semerci, “Araştırma sonuçları, kız çocuklarının geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle, erkek çocuklarına kıyasla çok daha yüksek ve erken yaşta başlayan bir sorumluluk yükü altında olduğunu gösteriyor. Bu yük, rutin işlerle sınırlı kalmayıp, yoğun kardeş bakımı gibi ‘görünmez emek’ alanlarını da içererek kız çocuklarının çocukluktan erken yetişkinliğe zorla geçişini beraberinde getiriyor. Bu eşitsizlik, kız çocuklarının akademik başarılarını ve genel yaşam deneyimlerini de derinden etkiliyor. Ev içi emek, okula devam eden kız çocukları için çifte mesai anlamına gelerek onların sosyal, duygusal ve akademik gelişimleri üzerinde ciddi bir baskı yaratıyor. Geleceğe dair hayallerini, düşlerini etkliliyor” dedi.