9922,22%-0,30
36,01% 0,13
37,17% -0,02
3352,74% 1,35
5362,88% 0,00
Anahtar Parti Lideri Yavuz Ağıralioğlu, “İktidar, iktidar olmayı, muhalefet, muhalefet olmayı hak etmiyor
Anahtar Parti Lideri Yavuz Ağıralioğlu, “İktidar, iktidar olmayı, muhalefet, muhalefet olmayı hak etmiyor bu memlekette. Dolayısıyla biz bunların rakibi değiliz. Biz memleketin sorunlarının rakibiyiz. Biz Allah nasip ederse bilene soracağız, bilenle yürüyeceğiz. Herkes haklı. Hükümet haklı. Muhalefet zaten haklı. Bu kadar haklı, herkes haklı ama Türk yurdunda herkes hakkım diye bağırıyor” dedi.
Anahtar Parti Genel Merkezi tarafından Tarım Politikaları Çalıştay’ı düzenlendi. Açılış programında konuşan Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, özetle şunları söyledi.
EN MÜHİM MESELE SU
“Önümüzdeki dönem petrol, gıda ve su savaşları olacak görünüyor. Bizim gibi ülkelerin de en mühim kuvveti insan. Bizim insandan başka kuvvetimiz yok. Yani Türk milletinin kuvveti insan. Bedenen, ruhen sağlıklı insan. Dolayısıyla yediğimiz, içtiğimiz ne varsa bunların hepsinin fıtratımıza uygun hale gelmesi lazım. Çok nitelikli hale gelmesi lazım. Erişilebilir su da dahil. Su kaynaklarımız da çok kötü durumda biliyorsunuz. Yeraltı sularımız bayağı çekildi. Bu suyla ilgili iktidarımız olur da, Allah hizmet etme imkanı verirse Türkiye'nin herhalde en mühim sorunlarından bir tanesi de su. Yani su, bunu yönetemezsek gerçekten başımızda büyük dert var. Doğu Anadolu, terör falan da öyle konuşuluyor ama esas su kaynakları itibariyle de çok büyük bir potansiyeldir. İsrail'in oradaki gözü suya düşüyordur. Dolayısıyla bir damla suyumuzu, bir metre toprağımızı planımızın dışında tutamayız. Yani Türk milletinin kalkınma planının içinde ana eksen, pergelinin ucu toprağında suyunda. Bizim kendi milletimize en iyisini, en kalitelisini, en niteliklisini yedirme mecburiyetimiz var. Ne gerekiyorsa yapalım ama bizim insanımız birinci sınıfı beslensin.
YA YEDİĞİNDEN YA DEDİĞİNDEN
Ben bakıyorum şimdi diyaliz hastalarımız, böbrek hastalarımız, şeker hastalarımız, kanser çok fazla, çok arttı. Hani insanlar için derler ki belli bir süre yediğinden belli bir süre dediğinden. İnsanın başına ne gelirse bir yaşa kadar yediğinden, bir yaştan sonra dediğinden gelir. Yediğimize dikkat edeceğimiz bir eşlik oluştu.
İKTİDAR, İKTİDAR OLMAYI, MUHALEFET MUHALET OLMAYI HAK ETMİYOR
AK Parti 23 yıldır iktidarda, her şeyi yapmaya kudreti var ve yapamadı. İktidar 23 yıldır iktidarda olan bir muhalefetin sorunlarına konuşuyor. Her türlü sorun var iktidar olmak için, olamadı. Yani iktidar, iktidar olmayı, muhalefet, muhalefet olmayı hak etmiyor bu memlekette. Dolayısıyla biz bunların rakibi değiliz. Biz memleketin sorunlarının rakibiyiz. Bu sorunları çözebilme kabiliyetini gösterdiğimiz zaman memleketin siyasi algısı da bizimle ilgili şöyle bir avantaj var. Herkes söylüyor, muhalefet de söylüyor. Bu sizin söylediklerinizin hepsini muhalefet söylüyor. Ben muhalefetin özellikle çalışan, çalışkan partilerini ARGE gibi kullanmamız gerektiğini düşünüyorum. Sizin gibi onların da komisyonları var.
YAPABİLME KABİLİYETİ
Hükümet liyakati ıskaladığı için liyakat dışarı çıkıyor, liyakat merkezde konuştuğu için de muhalefeti buluyor aslında. Orada söylenenlerle yapılanlar arasında bir millet vicdanda bir dalga boyu var. Onun oturması lazım. Bu bizim avantajımız. Yani şöyle düşünün. Ali Babacan akredite bir ekonomist. Memleketin anketlerde de birinci gündemi ekonomi. Ama sıfır çekti Ali Babacan. Söyledikleri yanlış mı? Değil. Söyledikleri doğru olduğu halde niye sıfır çekiyor memlekette birinci gündem ekonomiyken? Senin yapabilme kabiliyetine yahut bu kabiliyeti sen taşısan bile senin siyasi olarak iradeyi teslim alabilme kabiliyetine emin olma vasfına itimat edilmiyor o demektir. Tayyip Bey ekonomist mi? Değil, memleketin en büyük ekonomik buhranı beyefendinin zamanında oluyor. Beyefendi ekonomistim diyor, yahu hala yüzde 30-35 yani. Buna benzer bir iktisadi buhran vardı 2002 de. Şimdi benzer bir ekonomik zorluklar var. Niye olmuyor? Yerine ikame edilebilecek, bundan daha iyisini yapabilecek, milletine itimat edebileceği bir şey gelmesi lazım.
NORMALDE İKTİDAR 5 ALAMAZ, MUHALEFETİN DE OY DERDİ OLMAZ
Şu anda toplum sorunları biliyor. Çözümler de üç aşağı beş yukarı belli. İtimat edebileceği bir liderlik iradesi bekliyor. Sonra o adamın etrafında biriken yapabilme kabiliyeti olan kadro. Sonra bu kadronun kendi siyasi milletin meşruiyet koordinatlarındaki iş düşümü. Bunlar böyle eklene eklene kuvveti doğuruyor. Normal şartlarda iktidar bu karneyle 5 alamaz. Normal şartlarda muhalefetin de oy derdi olmaz. Süpürüp alması lazım, ama olmuyor. Çünkü milletin itimat edebileceği, güvenebileceği, kendinden görebileceği, bu bizimdir diyebileceği, evine hanesine davet edebileceği, evinden bilip sahiplenebileceği bir siyasi iradeye mayalanmamız lazım.
EV EVLADI OLMALIYIZ
Biz her evin içine girebilen, her evin sofrasına davet edilebilen, güvenilen bir siyasi iradeye dönmeliyiz. Ev evladı olmalıyız. Orada bizim yükümüz, sizin yükünüzü hafifletmek başarabilirsek, milletin sevgisine, itimadına mazhar olabilirsek, o zaman sizin söylediklerinizin çarpan etkisi olacak. Yani ben milletin sevebildiği bir siyasi sözü, iradeyi temsil edebilirsem, sizin projeleriniz, sizin tatbik edeceğiniz program şuna dönecek. Hem seviyoruz hem biliyorlar. Hem buna itimat ediyoruz hem de arkadaşları çok kıymetli. Hem bu oranı biz çok beğendik hem de Allah razı olsun ekibi de kurmuş geliyor bismillah. Böyle bir kar topuna dönmesi lazım.
PANSUMAN TEDAVİSİ GİBİ
Hükümetin destekleme programları da aslında fena değildir ama dağınık, plansız, programsız. Ben Tayyip Bey'i konuşurken bakıyorum, sorunları tespit ediyorlar. Ama bir bütün perspektif yok. Bütün perspektif olmayınca verdiğin şey pansuman tedavisi gibi oluyor. Pansuman tedavisi gibi oluyor sonra yine yükseliyor. Kökünden çözüm sağlamadığı için, bir bütünlük olmadığı için böyle çözülemiyor. İsraf ediliyor, destekler havada kalıyor, verimsiz hale geliyor, denetlenemiyor. Geri dönüşleri kontrol edilemiyor. Burada bunu bir milli güvenlik konseptine oturtacağız. Ya bu bizim için birinci derecede ehemmiyet vermemiz gerekiyor.
YAŞLI NÜFUS OLMASINA RAĞMEN AVRUPA BİZDEN DAHA SAĞLIKLI
Sosyal güvenlik sistemimiz çökmek üzere. 826 milyon muayene olmuş. Bu çok mühim bir şey. Muayene girişi olmuş. 320 milyon acil girişi olmuş. Antibiyotik kullanım patladı Türkiye'de. Problemlerimiz var çok. Nesil bozuluyor. Doğurganlık azalıyor. Fıtrat bozuluyor. Yediklerimizden bizim fıtratımız da bozuluyor. Çünkü biz de ürünün fıtratını bozuyoruz. Ortalama insan ömrü de uzadı bir taraftan da. Avrupa bizden daha sağlıklı duruyor. Daha yaşlı olmasına rağmen. Biz daha nobranız. Bize bir şey olmaz duygusunu değiştirecek bir mekanizma kurmak zorundayız.
BOLU’DAKİ YANGIN FACİASI
Bu bir Türklük marazasıdır. Yangın sistemimiz yok dese bize resepsiyon görevlisi, deriz ki mühim değil. Yahut biri dese ki bize, itfaiyemiz yok. Biz adama nasıl bakarız? Karın içinde. Efendim itfaiyemiz yok dese, deriz ki iyi itfaiyeniz yoksa, hayrını görün. Bu ortalama Türklük yani. Bizim sistematik olarak Türk milletinin kaderciliğiyle, hele Allah kerimdir duygusunun, gelince olunca bakarız hesapsızlığının sebep olduğu bir savrulma var. Yani sen hükümetini böyle denetleyen bir hükümet olarak isteyeceksin. Çünkü senin yaşam standartlarını böyle dizayn etmesinin hakkı olduğunu düşüneceksin. Vatandaş devletini, devlet de vatandaşını kendine benzeterek yönetiyor. Devletlerimiz ölmüş, cumhurbaşkanımız da ağlıyor. Sen niye ağlıyorsun? Biz zaten ağlıyoruz. Yani iktidarımız ağlıyor diye bizim ağlamamız lazım. Halbuki iktidarın vatandaşın ağlamasına sebep olanları ağlatması lazımdır. Devlet, millet hep beraber ağlıyoruz.
BİLENE SORUP, BİLENLE YÜRÜYECEĞİZ
İmkânı olan bir ülkeyi, fırsatları olan, yetişmiş insana olan, problemleri olan ama problemleri çözecek evlatları da olan bir ülkeyiz. Şöyle olsaydık korkabilirdik; Yani çok derdimiz var, çözecek evladımız yok. Çok sorunumuz var, bilenimiz yok. Bizim şu anda en büyük problemimiz bileni var, çözeni var, sorunu var. Bunları taklit edecek siyasi aklı yok. Siyasi mahareti yok. Şimdi dolayısıyla hiçbir yükümüz yok. Biz Allah nasip ederse bilene soracağız, bilenle yürüyeceğiz. Bilen varsa korkmana gerek yok. Uygulayacağın sahada var. Yani Türkiye 850 milyon insana yeter. Normalde 850 milyona bakarsın ama kötü yönetirsen 85 bin kişiyi doyuramıyorsun. 85 milyonun hakkını 85 bin kişiye yediriyorsun, doymuyorlar. Aslında senin ülken 850 milyona yeter.
HERKES HAKLI AMA TÜRK YURDUNDA HERKES HAKKIM DİYE BAĞIRIYOR
Siyasi münakaşaya hevesimiz yok. Parti kavgası yapacak ne yaştayız ne hevesteyiz. Memleketi bugün bulduğundan çok daha yüksek standartlarda yaşatabilme gayretine bismillah diyeceğiz. Zor şartlarda siyaset yapıyoruz. İlk defa böyle bu kadar kudretli bir iktidar, bu kadar aralıksız bir iktidar. Verdiği destekleme programlarını seçmeni kendine bağlayarak verebilmeyi başarabilen bir iktidar. Dolayısıyla bu biraz işimizi zorlaştıracak. Ama yol bitti. Yapabilirseniz yapın kardeşim. Çözebilirseniz çözün. Çözebilirseniz kalın, çözemezseniz alacağız. Yani memleketin dertlerine derman olun, kalın. Olamazsanız alacağız. Burada durmamız lazım. Bunu da kabalık etmeden söylememiz lazım. Yani biz kendimiz yapalım şehvetinin değil, memleketin sorunları çözülsün mesuliyetinin kadrosuyuz. Çünkü siyaset uzunca zamandır küfürle kahırla yapılan bir iş. Herkes birbirine küfrediyor. Herkes birbirinin aleyhine konuşuyor. Herkes haklı. Hükümet haklı. Muhalefet zaten haklı. Bu kadar haklı, herkes haklı ama Türk yurdunda herkes hakkım diye bağırıyor. Yani herkes haklı.”