Ankara’da bulunan ve Türkiye’nin en büyük plak evlerinden biri olan Gürkan Plak Evi, nostalji tutkunlarını adeta bir zaman tüneline davet ediyor. 1980’li yıllardan itibaren biriktirdiği 10 bini aşkın plak ve yaklaşık 1000 pikap ile dikkat çeken koleksiyoncu Gürbüz, müzikle birlikte tarihin dokusunu da yaşatıyor. Zeki Müren’i Evinize Davet Edin "Evinize güzel bir pikap ve temiz bir Zeki Müren plağı alırsanız, evinizin salonuna Zeki Müren’i davet edebilirsiniz." açıklamasında bulunan kolleksiyoncu Gürkan Gürbüz,plak koleksiyonculuğunun yalnızca bir hobi değil, aynı zamanda geçmişle bağ kurmanın bir yolu olduğunu ifade etti. Ankara’daki Gürkan Plak Evi’nde ziyaretçilerine nostaljik bir atmosfer sunan Gürbüz, plaklarla kurulan bu özel bağın, müzikseverleri geçmişin büyülü melodileriyle buluşturduğunu dile getirdi. Cem Karaca ile Başlayan Koleksiyonculuk Koleksiyonculuk serüvenine Cem Karaca hayranlığıyla başladığını belirten Gürbüz, hikayesini şu sözlerle anlattı: "Bu işe Cem Karaca hayranlığı yüzünden girdim. Sanatçının plaklarını topluyordum. Cem Karaca diye başladım ama Türkiye'deki tüm sanatçıların plaklarını toplamaya doğru gitti bu koleksiyon merakı. 1996'da ise elimdeki tüm plakları ve çalışmaları Gürkan Plak Evi’nde sergilemeye başladım. Bu anlamda Türkiye'nin kültürel mirasına sahip çıkmaya çalıştım." Selda Bağcan ve Atatürk Koleksiyonları Plak evinde, Selda Bağcan’ın 1976 yılında yayınlanan "Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi" albümünün baskı kalıbı, müzikseverlerin ilgisini çeken parçalardan biri. Öte yandan Gürbüz’ün "Tarihin Matem Sayfaları" adını verdiği özel koleksiyonu, Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938 günü yayımlanan gazete manşetlerini bir araya getiriyor. Gürbüz, bu özel çalışmanın Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından 1938 adet bastırıldığını söyledi. “Ankara’da Geçmişin Sesi Biziz” 1970’lerin nostaljik atmosferini yaşatmak için mekanın tarihsel dokusunu koruyan Gürbüz, plak evine gençlerden de yoğun ilgi olduğunu ifade ederek “Ankara’da geçmişin sesi biziz” dedi. Gürbüz, gramofondan yankılanan melodilerle ziyaretçilerini geçmişin büyülü dünyasına taşıyarak Ankara’da müzik ve tarihin buluşma noktası olmayı sürdürmek istediğini söyledi.