Erdal Güzel Hapishaneler tıka basa dolu. Etraf, suçlu ve suç işleme potansiyelli çirkeflerle dolu. Siyasetin dili şiddet içeriyor. Vatandaş zıvanadan çıkmış, sataşmaya bahane arıyor. Haberleri izlemek yürek istiyor. Öfke patlaması yaşıyoruz. Trafikte kavga, dövüş eksik olmuyor. Kadın cinayetlerinde dünya lideri konumundayız. İçinde mafya hesaplaşması olan filmler, savaştan başka görüntüleri olmayan sözde tarihi diziler, yetersiz cezalar, kaybettiğimiz değer yargılarımız içimizde bir canavarı oluşturdu. Bu canavarın artık hiçbir ölçüsü ve korkusu yok. Ne Allah'tan korkuyor, ne cezadan sakınıyor, ne de kuldan utanıyor. Öyle utanmaz olmuş ki çocuklarının yanında bir babanın burnunu kıracak kadar edepsizleşmiş. Oysa. Bizim töremizde kadına, yaşlılara, yanında eşi ve çocukları olana el kalkmaz. Bizim dadaşlık kültüründe bunun çok güzel yansımaları vardır. Ciritte, rakibine yaklaşıp ona Cirit’i vuracakken “seni, doğuran anana bağışladım “ diyerek Cirit’i vurmamak töredendir. Güreşte, yaşça büyük rakibini yenen pehlivanın yendiği rakibinin elini öpmesi bizim geleneğimizdir. Düşenin elinden tutmak, zayıfın, güçsüzün ve mazlumun yanında olmak bizim yaşam biçimimizdir. Aile yapımız, eğitim sistemimiz, toplumsal dayanışmamız ve bizi biz yapan değerlerimiz gün geçtikçe eriyor. Bu gidişat Müslüman ahlakına ve Türk töresine yakışmıyor. Geleceğimiz için endişe veren bu yoldan dönmemiz gerekiyor. Kardeşçe yaşayacağımız, birbirimize saygı duyacağımız, sevginin ve muhabbetin kuşattığı bir ülkenin özlemi içindeyiz. Temennimiz, bu çıkmaz yolun farkına varılması ve çözüm bulunmasıdır. Erdal Güzel/Erzurum 02.06.2025
