9719,81%-0,89
35,89% -0,08
37,41% 0,22
3316,40% 0,93
5311,24% 1,24
İnşaat sektöründe sendikalaşma oranı yüzde 3,16 ile en düşük seviyede kalırken deprem bölgesinde güvencesiz çalışma koşulları iş cinayetlerini artırıyor. 2023’te en az 51, 2024’te ise 107 inşaat işçisi bölgede hayatını kaybetti.
İnşaat, en yüksek 3'üncü ücretli çalışana sahip işkolu. Buna rağmen bu işkolunda sendikalaşma oranı, yüzde 3,16 ile ülkedeki en düşük seviyede. İnşaat işkolu, kayıtdışılığın yaygın olduğu ve güvencesizliğin işçi sağlığı ve iş güvenliğini tehdit ettiği işkollaırnın da başında geliyor.
Ülkede her yıl yüzlerce inşaat işçisi, çalışırken iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. Özellikle 6 Şubat depremlerinin ardından depremden etkilenen 11 kentte yoğunlaşan inşaat faaliyetleri, iş cinayetlerinin de burada daha sık kaydedilmesine yol açtı. Bu ölümlerin her biri, düşük maliyetli işçi sağlığı ve iş güvenliği (İSİG) önlemleri ile gerçekleşmeyebilir, yüzlerce inşaat işçisi güvenli koşullarda yaşayıp çalışmaya devam edebilirdi.
Ancak 2023’te en az 51, 2024’te en az 107 inşaat işçisi, deprem bölgesindeki inşaat faaliyetlerinde çalışırken öldü. Ölenlerin arasında 7 çocuk da vardı.
Bölgede yoğunlaşan inşaat faaliyetleri, işçilerin çalışmak için buraya yönelmesine neden oldu. Taşeronlaşmanın da arttığı bölgede 12 saati aşan çalışma sürelerinde, önlemsiz biçimde, kullanıma uygun olmayan iskele ve iş makineleri ile iş yapmaya zorlanan işçiler için barınma koşulları da ağır. Onlarca işçi aynı konteynerde kalıyor; yemek, mutfak, tuvalet ve hijyen sorunları yaşıyor. Elektriksiz konteyner koğuşlarda duş alma ve ısınma imkânı da yok.
İSİG Meclisi Genel Koordinatörü Murat Çakır, depremden etkilenen kentlerde iş cinayetlerinde ölen inşaat işçileri ile ilgili BirGün'e değerlendirmelerde bulundu.
Çakır, ölümlerin her birinin kolaylıkla önlenebilecek olduğunu anlattı, “2023 Şubat’ından sonra bölgede 51 inşaat işçisinin öldüğünü tespit ettik. Yüksekten düşme, ezilme, göçük altında kalma, elektrik akımına kapılma başlıca nedenlerdi. Hepsi ama hepsi basit, ucuz önlemlerle önlenebilecek ölümlerdi. 2023 Kasım’a kadar ölümlerin ana sebebi yıkımlardı. Ardından yeniden inşa başladı. 2023 Aralık ile başlayan özellikle TOKİ konutlarında yoğunlaşan inşaat faaliyetleri, 2024’te de sürdü. Ölen her 4, 5 inşaat işçisinden birinin bölgede öldüğünü biliyoruz. Biz Ocak ayında da ölümler tespit ettik. Her ay ortalama 9, 10 ölüm kaydediyoruz” diye konuştu.
Kimi kentlerdeki inşaatların, daha güvencesiz olduğuna dikkat çeken Çakır, “Antep, Urfa, Adıyaman, Malatya, Hatay’da özellikle artan iş cinayetleri gözlemledik. Bu kentlerdeki tablo gerçekten vahim boyutta. Adıyaman İndere’deki Zey köyü, TOKİ’de 9 işçi ölümü ile adeta iş cinayeti havzası oldu. Geçen hafta da burada 1 işçini daha öldüğünü öğrendik ve 10 ayda bu inşaatlarda 10 işçi ölmüş oldu. Bu da bu bölgede önlemsiz, güvencesiz çalışmanın ne kadar yaygın olduğunu ortaya koyuyor” diye konuştu.
İSİG Meclisi gönüllülerinin derlediği bilgilere göre, işçi havuzu genişledikçe ölümler çocuklara kadar uzandı. Çakır, “Bölgedeki inşaatlarda 7 çocuk çalışırken iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Kilis’te MESEM’de çalışırken yüksekten düşerek ölen 17 yaşındaki Murat Can Eryılmaz da depremin ardından yapılan bir inşaatta çalışıyordu. Bölgedeki işçi havuzunda çocuklara, genç işçilere doğru bir genişleme var. Yoğun faaliyet daha fazla işçi ihtiyacı doğuruyor. Güvencesizliğin de ne kadar fazla olduğunu görebiliyoruz. Deprem kentlerinde inşaatlarda ölen 6 Suriyeli, 3 İranlı ve 1 Cezayirli işçi de tespit ettik. Bu da ölümlerin yüzde 9’u ediyor. Onlar da kayıtdışı, güvencesiz çalışıyordu” dedi.
Çakır, iş kazalarında ölmeyen işçilerin de insan onuruna yaraşır şartlardan uzak çalışmaya mecbur bırakıldığını anlattı: “Sakat kalanların, ağır yaralananların sayısını ise belki de 100 ile çarpmak lazım. Bu işçiler yerleşimden uzak konteynerlerde hijyen, ısınma, elektrik, duş, yemek sorunları ile koğuş koğuş yaşıyor. Toplu para biriktirmek için, toplu halde deprem bölgelerindeki inşaatlara geliyorlar. Çünkü tüm yurttaki inşaat faaliyetleri de özellikle bölgede yoğunlaştı. Biz bu inşa sürecinin en az 4-5 yıl sürmesini bekliyoruz. Daha TOKİ’ler tamamlanınca inşa edilecek kent merkezleri var…”