9860,29%-8,72
37,81% 3,37
41,25% 3,14
3712,11% 3,70
5898,63% 2,66
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, şafak operasyonuyla hukuksuz bir biçimde evinden gözaltına alınan seçilmiş TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na İstanbulluların emanet ettiği İBB’den açıklama yaptı. Saraçhanedeki İBB ana yerleşkesinden mesajlarını paylaşan Özel, İstanbulluları iftarın ardından 20.30 Saraçhane’ye davet etti. Özel şunları söyledi: “Günün ilk saatleriyle birlikte 16 milyon İstanbulluya hizmet etmek için İstanbullular tarafından üç kez üst üste her birinde artan oylarla ve en sonuncusunda 1 milyon farkla görevlendirilmiş Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu ve 106 arkadaşımız, siyaset arkadaşımız; belediyemizin, belediyelerimizin çalışanları, bürokratları, bilim insanları, iş insanları; çağrıldıklarında gidecekleri bir yere suçlularmış gibi o kötü fotoğrafları vererek çalınan kapıların açılması beklenmeden duvar üstünden atlayarak ve karşılarındaki her şeyi yıkarak ayıplı bir muameleyle İstanbul'un iradesine saldırdılar. Yapılan iş bir darbedir, bir darbe girişimidir.” “Bunu yapmasının sebebi 31 Mart seçimlerinin Recep Tayyip Erdoğan tarafından hazmedilmemiş olmasıdır. Milletin verdiği mesajı almamıştır, yenilmeyi kabullenememiştir. Güya yenilmezdi. Bütün meşru meşrutiyetini sandıktan alıyordu. Her sandık önceden yaptıklarını ibra ediyor, temizliyor; bundan sonra yapacaklarına alan açıyor. 31 Mart'ta partisinin kurulduğu günden beri ilk kez kaybetti, ikinci parti oldu. Ve İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder dediği İstanbul'u, İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanan dediği İstanbul'u üçüncü kez Ekrem İmamoğlu'na kaybetti. Ekrem İmamoğlu onu 4 kez üst üste yendi Beylikdüzü dahil. Ona hiç yenilmedi. Kendini yenilmez gören o gece artık kaybedendi. Cumhuriyet Halk Partisi 47 yıl sonra birinci partiydi. Ve karşısında dörttür yenemediği birisi vardı ve İstanbul'u kazanmıştı. O yüzden her gece kendi sesiyle uyanıyor; ‘İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır. İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder’. İstanbul'u kaybeden Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'yi kaybedecekti. İstanbul'u kazanan Ekrem İmamoğlu da Türkiye'yi kazanacaktı.” “İşte bu ruh hali, işte bu psikoloji, işte bu hazımsızlık her şeyi geldiği her makamı, borçlu olduğu milletin kararına hürmetsizliği, saygısızlığı tanımamayı; öyle ya demokrasi treni, işine geldiği yere kadar binmişti, işine gelen istasyonda inecekti. Demokrasi treninden indi, darbecilerin safına o istasyonda katıldı. Tayyip Bey'in indiği istasyonda 15 Temmuz darbecileri vardır. Tayyip Bey'in indiği istasyonda Kenan Evren vardır. Tayyip beyini indiği istasyonda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeye kalkışmış, başarmış, başarmamış herkes vardır. Artık onların ruh ikizidir. Onların yolu arkadaşıdır.” “Bu millet, bu halk devletini sever, saygı duyar, çağırır askere gider, ister vergi verir, evladını şehit verir ama devlet milletin karşısına dikilirse devletle millet yarışırsa millet kazanır. Daha önce Kenan Evren bu millete geç bu kişiyi seç dediğinde parmağıyla işaret ettiğinde sandığın birinde kendi varken onun dediğini değil bir sivil adayı seçen bu milletin feraseti; 15 Temmuz'da demokrasinin karşısındaki o meczuplar ordusuna karşı sandığı ve sandığın seçtiklerini koruyan bu millet; nasıl 31 Mart'ta valiler il başkanı, kaymakamlar ilçe başkanı, Anadolu Ajansı Cumhur İttifakı Ajansı, TRT AK Parti'nin televizyonu olmuşken karşımıza devlet dikilmişken millet kazandıysa, milletin adayı Ekrem İmamoğlu kazandıysa, bu sefer de milletin karşısına devleti diken Erdoğan'a karşı bu millet yine kazanacaktır.” “Diplomayı iptal ederken aslında dün akşam Türkiye Cumhuriyeti'nde hukuk devletini, hukuk güvencesini iptal etti. Bu mantıkla artık kimsenin tapusunun, kimsenin elindeki hisse senedinin, devlet borç senedinin, banka cüzdanının hiçbirinin bir garantisi yoktur. Aynı mantıktır. 35 yıl sonra diploma iptal edenin etme gerekçesi ne? Nedir o gerekçe? Dün bir elde 28 kişinin diploması iptal edildi. Ekrem İmamoğlu benim yoldaşım. Onu ayırıyorum. Diğer 27’sinin günahı ne? 35 yıl önce Türkiye'nin 2025 bilemedin 2026 yılında ülkeyi yönetecek Cumhurbaşkanı'yla aynı sınıfta okumuş olmak. Suçları Ekrem İmamoğlu'nun, Tayyip Bey'in bileğini bükemediği bir siyasetçinin 35 yıl önce sınıf arkadaşı olmak. Böyle suç olur mu devletlerde?” “Milletin emanetini, milletin emanetine sonuna kadar sahip çıkan bir belediye başkanına, bir belediye meclisine ve İstanbul'un iradesine katkı sağlamak, onlarla birlikte olmak, onlarla mücadele etmek için ben Saraçhane'deyim. Biz Saraçhane'deyiz, nerede olalım diye soranlara ‘Buyurun Saraçhane'ye’ diyoruz.” “Pazar günü 81 ilde 973 ilçede, ilçelerin mahallelerinde kurulacak sandıklar tek değildir. Oraya bir sandık koyacağız, bir milyon 750 bin üyemizle adayımızı belirleyeceğiz. Ancak yanında bir sandık daha olacak. O sandığın adı dayanışma sandığıdır. O sandığa oy vermeye tüm siyasi partiler her görüş her görüşten ama demokrasiden yana olan herkes davetlidir. Bir sandıkta bir parti bugüne kadarki en demokratik yolla adayını belirleyecek ve arkasına geçecektir. Diğer sandıkta ise cumhuriyete inanan, demokrasiye inanan, sandığa inanan; o sandığın kendisinin, evladının, torununun geleceği, geleceğinin garantisi olduğuna inanan, bu ülkenin Afganistan olmamasına, Suriye olmamasına yönelik teminatın da yıllarca çalışıp, didinip aldığı evin tapusunun teminatının da bankadaki parasının teminatının da demokrasi olduğunu; böyle yamyamların bir gece sırf kendisine rakip olanın diplomasına çöktükleri gibi malına, mülküne, canına kast edilmesin diye demokrasiye ihtiyaç duyan herkesi 23 Mart'ın dayanışma sandığına bekliyoruz. Artık 23 Mart Pazar günü Cumhuriyet Halk Partisi'nin aday belirlemesini kapsayan ama aşan bir demokrasi direnişinin günüdür. Bütün Türkiye'yi dayanışma sandıklarında olmaya davet ediyorum.”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ailesine gerçekleştirdiği ziyaretinin ardından İBB’nin Saraçhane’deki ana binasına geldi. Burada parti kurmaylarıyla toplantılar yapan Özel, süreçle ilgili bilgiler alarak gelişmeleri takip etti. Parti yöneticileri, hukuk kurmayları, milletvekilleri, ilçe belediye başkanları ile görüşmeler gerçekleştiren Özel, Saraçhane’den basın yoluyla şu mesajları paylaştı: “YAPILAN İŞ BİR DARBEDİR” "Maalesef bugün hoş bir güne, iyi bir güne, barış içinde, sağlık içinde bir güne uyanmayı çok isterdik. Ama bu ülkenin umudunu çalmak isteyenler bu ülkenin geleceğini çalmak isteyenler yargı eliyle uzun süredir başlatmış oldukları, sürdürdükleri tacizlerini bugün en hadsiz evresine getirdiler. Günün ilk saatleriyle birlikte 16 milyon İstanbulluya hizmet etmek için İstanbullular tarafından üç kez üst üste her birinde artan oylarla ve en sonuncusunda 1 milyon farkla görevlendirilmiş Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu ve 106 arkadaşımız, siyaset arkadaşımız; belediyemizin, belediyelerimizin çalışanları, bürokratları, bilim insanları, iş insanları; Çağrıldıklarında gidecekleri bir yere suçlularmış gibi o kötü fotoğrafları vererek çalınan kapıların açılması beklenmeden duvar üstünden atlayarak ve karşılarındaki her şeyi yıkarak ayıplı bir muameleyle İstanbul'un iradesine saldırdılar. Yapılan iş bir darbedir, bir darbe girişimidir.” “DÜNYANIN EN MOBİLİZE HAKİMİYDİ” “Bugünün İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı geçmiş dönemde hepinizin bildiği tekrar etmeyeceğim, 20’ye yakın ve tamamı siyasi davalarda, mahkeme mahkeme gezdirilip istenen, dikte ettirilen kararların alınmasının sağlandığı bir adalet giyotini, seyyar giyotin olarak gezmişti. Dünyanın en mobilize hakimiydi. En çok gezdirilen hakimiydi. Sonra ödüllendirildi siyasi bir makama gitti. Erdoğan'ın diliyle eskiden bakanlar siyasi; baş yardımcıları, müsteşarlar, teknikti. Bu yeni sistemde bakanlar teknik; yardımcıları siyasi diyordu. Ve o siyasi kişilik hakimler ve savcılar siyasete girdiklerinde milletvekili aday adayı olduklarında bile artık siyasi görüşleri belli olduğundan göreve dönemezken ülkeyi yöneten kişinin bir partinin genel başkanının siyasi bir makama getirdiği görev verdiği kişiyi İstanbul'da ihtiyacım var diye buraya geri yollamıştı. Geçmişin seyyar giyotini burada Cumhuriyet Başsavcısı oldu.” “MİLLETİN VERDİĞİ MESAJI ALMAMIŞTIR, YENİLMEYİ KABULLENEMEMİŞTİR” “9 Ekim gününden beri adaleti katletmeye başta partimiz olmak üzere tüm muhalefete saldırmaya, bunları haber yapanları da suçlu görmeye, tweet atanı suçlu görmeye, beğeni yapanı suçlu görmeye, ifadeye çağırmaya, hapse atmaya bizleri yıldırmaya ve bıktırmaya çalışıyor. Bunu yapmasının sebebi 31 Mart seçimlerinin Recep Tayyip Erdoğan tarafından hazmedilmemiş olmasıdır. Milletin verdiği mesajı almamıştır, yenilmeyi kabullenememiştir. Güya yenilmezdi. Bütün meşru meşrutiyetini sandıktan alıyordu. Her sandık önceden yaptıklarını ibra ediyor, temizliyor; bundan sonra yapacaklarına alan açıyor. 31 Mart'ta partisinin kurulduğu günden beri ilk kez kaybetti, ikinci parti oldu. Ve İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder dediği İstanbul'u, İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanan dediği İstanbul'u üçüncü kez Ekrem İmamoğlu'na kaybetti. Ekrem İmamoğlu onu 4 kez üst üste yendi Beylikdüzü dahil. Ona hiç yenilmedi. Kendini yenilmez gören o gece artık kaybedendi. Cumhuriyet Halk Partisi 47 yıl sonra birinci partiydi. Ve karşısında dörttür yenemediği birisi vardı ve İstanbul'u kazanmıştı. O yüzden her gece kendi sesiyle uyanıyor; ‘İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır. İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder’. İstanbul'u kaybeden Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'yi kaybedecekti. İstanbul'u kazanan Ekrem İmamoğlu da Türkiye'yi kazanacaktı.”
ARTIK DARBECİLERİN RUH İKİZİDİR “İşte bu ruh hali, işte bu psikoloji, işte bu hazımsızlık her şeyi geldiği her makamı, borçlu olduğu milletin kararına hürmetsizliği, saygısızlığı tanımamayı; öyle ya demokrasi treni, işine geldiği yere kadar binmişti, işine gelen istasyonda inecekti. Demokrasi treninden indi, darbecilerin safına o istasyonda katıldı. Tayyip Bey'in indiği istasyonda 15 Temmuz darbecileri vardır. Tayyip Bey'in indiği istasyonda Kenan Evren vardır. Tayyip beyin indiği istasyonda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeye kalkışmış, başarmış, başarmamış herkes vardır. Artık onların ruh ikizidir. Onların yolu arkadaşıdır.” BU HALK DEVLETİNİ SEVER, ÇAĞIRIR ASKERE GİDER, EVLADINI ŞEHİT VERİR AMA… “Bu yüzden tercihi bir kez daha milletin karşısına devleti dikmek olmuştur. Bu millet, bu halk devletini sever, saygı duyar, çağırır askere gider, ister vergi verir, evladını şehit verir ama devlet milletin karşısına dikilirse devletle millet yarışırsa millet kazanır. Daha önce Kenan Evren bu millete geç bu kişiyi seç dediğinde parmağıyla işaret ettiğinde sandığın birinde kendi varken onun dediğini değil bir sivil adayı seçen bu milletin feraseti; 15 Temmuz'da demokrasinin karşısındaki o meczuplar ordusuna karşı sandığı ve sandığın seçtiklerini koruyan bu millet; nasıl 31 Mart'ta valiler il başkanı, kaymakamlar ilçe başkanı, Anadolu Ajansı Cumhur İttifakı Ajansı, TRT AK Parti'nin televizyonu olmuşken karşımıza devlet dikilmişken millet kazandıysa, milletin adayı Ekrem İmamoğlu kazandıysa, bu sefer de milletin karşısına devleti diken Erdoğan'a karşı bu millet yine kazanacaktır. Çünkü bu millet bütün kazanımlarını camisinden özgürce okunan ezanın da dalgalanan ay yıldızlı bayrağın da kendisinin tüm özgürlüklerinin de elindeki tapusunun diplomasının da banka hesap cüzdanının da cumhuriyet ve onun var ettiği sandık güvencesinde olduğunu bilir.” “ARTIK KİMSENİN TAPUSUNUN, KİMSENİN ELİNDEKİ HİSSE SENEDİNİN HİÇBİRİNİN BİR GARANTİSİ YOKTUR” “Siz anayasayı askıya alırsanız, 35 yıl önce ve gazete ilanıyla çağırdığınız, 3 yıl boyunca kendinden önce ve kendinden sonra da olan yüzlerce arkadaşıyla birlikte başvuran birinin evraklarını inceleyip, 2 dersi hariç diğer dersleri baştan aldırtıp, ona diploma düzenleyip verdiyseniz -o üniversite doktor da mezun ediyor- 31 yıldır ameliyata girebilirsin deyip, milletin canının emanet edildiği o diplomayı veren üniversite gelen bir talimatla, hatta iki kez gelen o aparatın iki kez taciziyle ‘hadi iptal edin, hadi iptal edin’. Diplomayı iptal ederken aslında dün akşam Türkiye Cumhuriyeti'nde hukuk devletini hukuk güvencesini iptal etti. Bu mantıkla artık kimsenin tapusunun, kimsenin elindeki hisse senedinin, devlet borç senedinin, banka cüzdanının hiçbirinin bir garantisi yoktur. Aynı mantıktır. 35 yıl sonra diploma iptal edenin etme gerekçesi ne? Nedir o gerekçe? Dün bir elde 28 kişinin diploması iptal edildi. Ekrem İmamoğlu benim yoldaşım. Onu ayırıyorum. Diğer 27’sinin günahı ne? 35 yıl önce Türkiye'nin 2025 bilemedin 2026 yılında ülkeyi yönetecek Cumhurbaşkanı'yla aynı sınıfta okumuş olmak. Suçları Ekrem İmamoğlu'nun, Tayyip Bey'in bileğini bükemediği bir siyasetçinin 35 yıl önce sınıf arkadaşı olmak. Böyle suç olur mu devletlerde?” “BEN SARAÇHANE'DEYİM. BİZ SARAÇHANE'DEYİZ” “Herkes sinmişken, herkes susmuşken İstiklal Marşı'ndaki ‘korkmayla’ ayağa kalkıp korkmayıp İstanbul Üniversitesi'nden başlayıp buraya kadar gelen, ne barikat, ne bir başka şey dinleyen gençlere teşekkür ediyor. Elbette örgütümüze bütün siyasi partilerin çok değerli üyelerine teşekkür ediyorum. Ne yapacaksınız? Biz burada Ekrem Başkan hakim karşısına çıkınca yanı başında, yanında, yanında olacağım ana kadar Ekrem Başkan'a emanet edilen ve Ekrem Başkan'ın hepimize emaneti İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne burada sahip çıkacağız. Buradayız bir yere ayrılmıyoruz. Sol parti ziyaret etti. Sayın Musavat Dervişoğlu sağ olsun yoldaymış geliyor. Dayanışma ziyaretlerini de burada kabul edeceğiz. Milletin emanetini, milletin emanetine sonuna kadar sahip çıkan bir belediye başkanına, bir belediye meclisine ve İstanbul'un iradesine katkı sağlamak, onlarla birlikte olmak, onlarla mücadele etmek için ben Saraçhane'deyim. Biz Saraçhane'deyiz, nerede olalım diye soranlara ‘Buyurun Saraçhane'ye’ diyoruz.” “DÖRT GÜN GERİYE GELİP BU PİSLİĞİ BUGÜN BAŞLATTILAR” “Sürecin tamamının nasıl hızlandığını, nasıl aceleye geldiğini hepiniz biliyorsunuz. Çarşamba günü işletme fakültesi diploma iptal etmeyeceği anlaşılınca birileri karalar bağlarken birileri, bir gün öncesine yetkisiz bir yönetim kurulunu çağırıp diplomayı iptal ettirdiler. Bir yandan da aylardır duyduğumuz iftira ve kumpas davalarından o mu, bu mu, bu mu değil, hepsini birden bu sabah devreye soktular. Bir tane amaç var. Bu millet bir demokrasi devrimine sandıklarından o kadar büyük bir önem verdi ki kısa şubatta 1 milyon 500 bin olan üye 1 milyon 750 bine çıkınca, bu engel tanımaz gençler baba ocağına koşturunca, hangi siyasi görüşten olursa olsun herkes bu mücadeleyi bir demokrasi teminatı olarak görünce ve Ekrem Başkan da çıkıp bütün Türkiye'yi ayağa kaldırınca hesabı şöyle yaptılar; ‘Ne gün bunların ön seçimi? Pazar’. ‘Kaç gün gözaltı süresi? Dört gün’. Dört gün geriye gelip bu pisliği bugün başlattılar. Güya bizi durduracaklar. Bugün İzmir'i durdurabildiniz mi? Ankara'yı Adana'yı Trabzon'u durdurabildiniz mi? Siz ne bizi ne. Başkanın mücadelesini durduramayacaksınız.”