Öğrencilik yıllarından itibaren birçok sivil toplum örgütünde ve çeşitli yayın organlarında yöneticilik yapan, gençlik yapılanmalarında başkanlık görevleri üstlenen Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, başkenti marka şehir yapma yolunda attıkları adımları, aldıkları kararları, gelecek projelerini ve hayallerini MAG Business’ta anlattı. “Ankara’yı eski özlenen haline; sanatın, kültürün, edebiyatın başkenti haline getirmek için sürdürdüğümüz çalışmalara daha büyük azimle devam edeceğiz.” açıklamasında bulunan Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz “Ankara’yı yeniden markalayacağız. Marka değerini arttıracak, kentlilerle birlikte sürdürülebilir bir başkent yaratacağız. Enerjimiz, isteğimiz, azmimiz Ankara için çalışmak… Bu konuda mottomuz, “Başlangıçlar Şehri Ankara İçin Çalışmak” olacak. Ankara’nın hikâyesini herkesin okuyabileceği bir kitaba çevirmeliyiz. “Ben” düşüncesinden sıyrılıp “biz” diyebilenlerin oluşturduğu örgütlü bir sistem ağıyla Ankara Kent Konseyinde ulaştığımız başarıyı, Ankara için de yapabileceğimize inancım tam. Ankara’nın geleceğini; ortak aklın, ortak değerlerin, kimseyi ötekileştirmeden fikirlerin mücadele ettiği, liyakatin vasata yenilmediği bir sistemin varlığıyla güçlendirebiliriz. Ankara, sanatın ve kültürün de başkenti olmak zorunda. Zaten mevcut tarihî değerleriyle, yetmiş bir müzesiyle, tiyatro ve operasıyla bunun altyapısına sahip. Kültür ve sanatın, tarihin muhafızı olduğunuz zaman doğal olarak turizmin de konusu haline geliyorsunuz. Turizmden kültür sanata, üretimden istihdama, gençlik politikalarından kent mimarisine, kültürel miras alanlarından tarihî dokulara kadar kentimizi geliştirmeyi, büyütmeyi, başkentimizi ayağa kaldırmayı hedefliyoruz.” dedi. Ankara’da yapılan yenilikçi projeler ve girişimler konusunda da konuşan Halil İbrahim Yılmaz “Anadolu’nun kalbi, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti, kökleri tarihin derinlerine uzanan Ankara, onlarca medeniyetin doğmasına sahne olan bir kent olarak bugün de örnek bir şehir olmaya devam ediyor. Bir kentin; kentin asıl sahiplerinden beslenmesi, bu kaynakların yaratıcılığının ortaya konulabilmesi hem sosyal ve kültürel alt yapıyı güçlendiriyor hem de kent ekonomisine önemli ölçüde katkı sağlıyor olması gerekir. O zaman tüm projelerin o şehre katkısından söz edebiliriz. Şehrin dokusuna uyan, şehrin hikâyesini göz ardı etmeyen, yaşanmışlıkları yok saymayan proje ve girişimler kalıcı ve başarılı sonuçları ortaya çıkaracaktır. Bu konuda dikkat çeken bir husus da sürdürülebilir kalkınma politikasıdır. Ankara’nın sürdürülebilir kalkınması söz konusu olduğunda bu şehirde yaşayan yediden yetmişe her kesimin kucaklandığı, onların ihtiyaçlarına ve beklentilerine cevap veren bir yapıdan bahsetmek gerekir. Bunun en iyi karşılığını ise Ankara Kent Konseyi oluşturuyor. Konsey olarak bünyemizdeki meclislerle şehrimizin hemen hemen tüm kesimlerinin beklentilerini öğrenme, sesini duyma, duyurma imkânına sahip oluyoruz. Örneğin; Bisiklet Meclisimizin beklentilerini öğrenip, taleplerini dile getirirken bu kapsamda çevre için adım atmış oluyoruz. Ankara Kent Konseyinin oluşturduğu katılımcı iklim, sürdürülebilir kalkınma açısından bir model oluştururken kentin marka değerinin artmasına da katkı sağlıyor.” diye konuştu.