14199,48%0,12
42,81% 0,19
50,26% 0,14
5956,61% 0,03
9625,96% 0,17
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği olarak, afetlere ve krizlere dayanıklı bir üretim modeli oluşturmak üzere iki yıl önce başlattığımız Hatay’da Tarımsal Üretimde Onarıcı Dönüşüm projesine katılan çiftçilerimiz ekonomik ve ekolojik anlamda dirençli modeller oluşturma yolunda büyük adımlar attılar. Üretim yöntemlerini dönüştürdüler, dayanışma ağları kurdular; topraklarıyla birlikte yaşamlarını onarmaya başladılar. Depremden sonra üretimi bırakma noktasındaki çiftçiler, Buğday Derneği olarak iki yıldır verdiğimiz eğitimler ve danışmanlıklar sonucunda üretimlerine yeniden sarıldı. Toprağın canlılığını ve verimliliği artırmaya başlayan çiftçiler, uyguladıkları agroekolojik yöntemlerle hem doğa dostu hem sağlıklı hem de verimli üretim yapılabildiğini ortaya koyuyor. Hatay’da Tarımsal Üretimde Onarıcı Dönüşüm projesiyle birlikte, ilin farklı bölgelerinde üretim yapan toplam 64 çiftçi 750 dekar arazide agroekolojik uygulamalara geçiş yaptı. Üreticiler bugün kendi gübre, bitki besleme ve mücadele malzemelerini doğal yöntemlerle üretiyor, agroekolojik teknik ve uygulamalara devam ediyor, çiftçiden çiftçiye bilgi aktarımı yöntemiyle mevcut bilgi ve deneyimlerini birbirlerine ve çevrelerindeki üreticilere anlatıyor, işbirliği içinde oldukları kooperatif ve yeni pazarlama kanallarıyla ürünlerini Türkiye’nin farklı bölgelerine ulaştırabiliyor. Sürdürülebilir tarım uygulamalarını ve sosyal hareketleri bir araya getiren agroekoloji hareketi, doğa dostu tarım uygulamalarıyla insan ve doğal varlıkların sürdürülebilirliğini sağlamakla kalmıyor aynı zamanda herkesin sağlıklı gıdaya adil erişimini, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasını da bütüncül bir yaklaşımla ele alıyor. Bu anlamda Buğday Derneği olarak Hatay'da yürüttüğümüz onarıcı dönüşüm projesinin, ekolojik, ekonomik ve sosyal açıdan kazanımları ZENNA Kurumsal Marka Yönetim Araştırmaları ve Danışmanlığı tarafından yapılan etki ölçme ve değerlendirme çalışmasıyla ortaya kondu. Çalışmanın sonuçları projeye katılan çiftçilerin, üretimleriyle birlikte yaşamlarını da onarmaya başladıklarını açık bir şekilde gösteriyor. Ekolojik: Projeyle birlikte pestisit kullanmaktan vazgeçip doğa dostu preparatları kullanma oranı ilk dönem üreticilerinde %94, ikinci dönem üreticilerinde ise %84 oldu. Üreticiler proje kapsamında öncelikle doğal ilaçlar/tuzaklar ve doğal gübreler hazırlamaya başladı. Ankete katılan üreticiler agroekolojik uygulamaların topraklarındaki ekolojik sonuçlarını şöyle ifade ettiler: “Agroekolojik uygulamalarla kendi gübremi elde ettim. Bahçemde sorun görünen ot ve benzeri bitkileri doğal ilaç olarak kullandım. Sulama ve yağmur suyu hasadı sayesinde bahçemdeki su problemini çözdüm.” “Bahçede uğur böceği, arı gibi bazı yararlı böceklerin artış gösterdiğini görmek benim için çok kıymetliydi.” “Daha önce kullandığımız sentetik gübreler yüzünden toprağımız yorgun bir hâl almıştı ürünlerimiz artık olmuyordu. Yaptığımız kompost sayesinde toprağımızı onardık artık kendi gübremizi, ilaçlarımızı kendimiz yapıyoruz.” Ekonomik: Projenin pazarlama danışmanlığından faydalanan ilk dönem üreticilerinin %64’ü, ürününü proje öncesine göre alternatif kanallara pazarlamaya başladığını, %52’si ise ürünlerini eskisinden daha iyi bir fiyata sattığını belirtti. Agroekolojik uygulamalara geçiş yapan çiftçiler, konvansiyonel tarımda kullandıkları sentetik gübre ve tarım zehirlerinden uzaklaşarak dış girdi maliyetlerini düşürmeye başladılar. “Pestisit kullanmıyorum. Kendi gübrelerimi kendim yaptım ve uyguladım. İlaç gibi tuzak gibi ne lazımsa ben yapıyorum. Kısaca ‘girdi’ sorun olmaktan çıktı." “Toprağımın verimi arttı, ürünlerim daha kaliteli oldu, suyu daha verimli kullanabildim, yeni uygulamalar keşfettim.” Sosyal: İlk dönem üreticilerinin %97’si, ikinci dönem üreticilerinin %88’i çiftçiler arası kurulan iletişim ağı ile birbirine destek olmaya başladı. “Deprem sonrasında en zor zamanımızda ne yapacağımızı bilemez haldeyken bizi topluluğumuzdaki üreticilerle tanıştırdı. Her ne kadar ürettiklerimiz farklı olsa da amacımız aynıydı; öğrenmek, öğrenirken birlik olmak, birlik olurken birbirimize destek olmaktı.” “Depremin etkisiyle bir kopuş, işe yaramama, yetersizlik, çöküş yaşamıştım. Buğday Derneği bu konuda çok destek oldu. Tekrar üretmek, aynı fikirlere sahip insanlarla birlikte mücadele etmek tekrar hayatımızı oluşturmamızı sağladı.” Ekonomik ve ekolojik anlamda dirençli üretim modellerini Türkiye’ye yaymak istiyoruz. Geride bıraktığımız iki yıl içinde üreticilerimiz agroekolojik üretim, pazarlama ve örgütlenme konusunda büyük bir aşama kat ettiler. Buğday Derneği olarak 2026 yılında da uzman ve danışmanlarımızla birlikte desteğimizi sürdüreceğiz. Üreticilerimizin “Hatay Ekolojik Üretim Birliği” adı altında bir araya gelmesiyle birlikte hedefimiz, agroekolojik gıda sistemlerinin Türkiye’de yaygınlaşması için yeni adımlar atmak. Projeye üç ayrı ödül Çiftçilerimizin başarısı üç ödülle de karşılık buldu. Hatay’da Tarımsal Üretimde Onarıcı Dönüşüm projesi sponsorlarımızdan Türkiye İş Bankası A.Ş.’nin başvurduğu Sardis Ödülleri’nde Pozitif Sosyal Etki kategorisinde Gümüş Ödül, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği’nin düzenlediği Altın Pusula’da ise 2 ayrı ödüle layık görüldü. Proje katılımcısı çiftçilerin agroekolojik üretime devam etmelerinin yanı sıra örgütlenme çalışmalarını sürdürmeleri, üretimde ihtiyaç duydukları izleme-analiz-kriz yönetimi programlarının takibi ve farklı-çeşitli pazarlama kanallarına entegre olabilmeleri için 2026’da projenin devam etmesi kritik bir önem taşıyor. Afetlere ve krizlere dirençli tarım ve gıda üretimi konusunda Hatay çiftçisiyle başlattığımız modelin sağlam bir altyapıya kavuşması ve tüm Türkiye’ye yayılması için destekçi arayışımız devam ediyor.