Tarih: 09.07.2025 17:09

İsrail'den Nazisyonist plan

Facebook Twitter Linked-in

Gazze’deki soykırım henüz sona ermemişken, bölgenin en güneyinde yer alan Refah için yeni bir işgal planı devrede. Katil İsrail'in eli kanlı Savunma Bakanı Katz'ın kamuoyuna sunduğu plan, on binlerce Filistinlinin yıkılmış bir şehirde toplanmasını, sıkı güvenlik duvarlarıyla çevrelenmesini ve sadece belirli yardım kuruluşlarının girişine izin verilen kapalı bir alana hapsedilmesini öngörüyor. İsrail’in resmi söyleminde bu, sivillerin korunması için yapılan bir “lojistik çözüm” gibi sunuluyor. Ancak planın detaylarına ve ortaya çıkan harita taslaklarına bakıldığında, uluslararası hukukçular tarafından  "Modern çağın etnik temizlik projesi." olarak tanımlanıyor. "Nazisyonist plan" Öte yandan bu proje, Nazi dönemindeki “yerinden etme” taktikleriyle benzerlikler taşıyor. Yerleşim alanının zorla belirlenmesi, çıkış yasağı, dış güvenliğin askerî kontrol altında olması, içeride yaşamın insani yardım kuruluşlarına bırakılması... Bu yapısal kurgu, Yahudi Soykırımı sırasında kurulan bazı geçici kampları hatırlatıyor. Aradaki en büyük fark, bu kez hedef alınanların Filistinliler, uygulayanların ise İsrail yetkilileri olması.

Arap medyasında ve Batılı hukukçular arasında, Katz'ın önerdiği “İnsani şehir”in aslında 21'inci yüzyılın “toplama kampı modeli” olduğu yönünde bir görüş hakim. Sadece etnik ve dini kimliğe göre bir halkın tek bir alanda toplanması değil, aynı zamanda onların sosyal, coğrafi ve siyasi varlığının tasfiye edilmesi hedefleniyor. Filistinlilere ise sadece şu seçenekler sunuluyor: Ya o kampa girin, ya da yok olun. Kamplarla ilgili neler biliniyor? Katz'ın açıkladığı planı, Refah ve al-Mavasi arasındaki alanı sözde "geçici insani şehir" olarak düzenlemeyi hedefliyor ama fiilen bütün Gazze nüfusunu oraya yığmayı hedefliyor. Sınırlar askeri kontrolle kapatılacak, içeride hayat yardım kuruluşlarının denetiminde olacak. İnşa edilecek kamp, Gazze Şeridi'nin Mısır'a en yakın noktası olan Refah'ta. Bölge aylardır süren vahşi İsrail bombardımanında hem tamamen yıkılmış hem de şimdiden sınır geçişlerine kapatılmış durumda. Plan, Filistinlilerin Mısır'a yönelen potansiyel göç yollarını da kapatma anlamı taşıyor.

Hukukçulara göre bu plan, zorla yerinden etmenin prototipi. Cenevre Sözleşmesi’nin 49'uncu maddesi sivil halkın savaş ortamında dahi zorla yer değiştirilmesini yasaklıyor. Bu plan ise, savaş ortasında üstelik askerî zorunluluk da olmadan bütün bir halkı hareket etmeye zorluyor. Aynı zamanda hukukçular, bu uygulamanın savaş suçu kapsamına girdiğini ve ileride Uluslararası Ceza Mahkemesi önünde delil teşkil edebileceğini vurguluyor. Yerleşim alanının devlet tarafından belirlenmesi, kapatılması, içeride yaşam koşullarının kısıtlanması ve kampta kalanlara dışarı çıkış yasağı uygulanması gibi unsurlar, tarihsel olarak Nazi dönemindeki "geçici yerleşim kampları"yla benzeşiyor. Bu benzerlik, özellikle uluslararası alanda büyük yankı uyandırmış durumda. Genel kanı ise şöyle ifade ediliyor: "Bu, 1948'deki Nakba'nın sürgün mantığını bugünün teknolojisiyle tekrar uygulamaya koymaktır" 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —