Bugün, Vatikan’da düzenlenen Papa Francis’in cenaze töreni, dünya liderlerini diplomatik temaslar için de bir araya getirdi. St. Peter’s Bazilikası’nda, ABD Başkanı Donald Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin baş başa gerçekleştirdiği özel görüşme dikkat çekti.
Beyaz Saray yetkilileri, bu kısa görüşmeyi "çok verimli" olarak nitelendirirken, Ukraynalı yetkililer de “yapıcı” geçtiğini aktardı. Ancak iki liderin tam olarak ne konuştuğuna dair resmi bir açıklama yapılmadı. Sadece, tören sonrası diyaloğun devam edeceği bilgisi kamuoyuyla paylaşıldı.
Diplomatik kaynaklara göre, görüşmenin ana gündemi, iki yılı aşkın süredir devam eden Rusya-Ukrayna savaşıydı. Trump’ın, Ukrayna’yı Kırım’ın Rusya ilhakını kabul etmeye zorlayan bir barış anlaşması için bastırdığı yönündeki iddialar, bu buluşmanın arka planında tartışılan en kritik konu olarak öne çıkıyor. Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky ise bugüne kadar ülkesinin toprak bütünlüğünden taviz vermeyeceğini kararlılıkla vurgulamıştı. Görüşmenin dikkat çeken bir diğer boyutu ise, Trump’ın özel temsilcisinin cenazeden bir gün önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gerçekleştirdiği temas oldu. Bu buluşma, ABD’nin barış sürecine yönelik diplomatik trafiğinin yoğunlaştığının işareti olarak değerlendiriliyor.
Törene Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanı Keir Starmer gibi diğer önemli dünya liderlerinin katılması, etkinliği adeta bir diplomasi platformuna dönüştürdü. Trump ve Zelenskiy’nin bu geniş çerçevedeki liderler toplantısına da katıldığı ve görüşmelerin genel atmosferinin “olumlu” geçtiği bildirildi. Öte yandan, törende Zelenskiy’nin durgun ve düşünceli hali dikkatlerden kaçmadı. Bazı gözlemciler, Ukrayna liderinin gergin bir ruh halini yansıttığını aktardı. Beden dili uzmanları ise, iki liderin buluşmasında “umut verici” bir toparlanma işareti gördüklerini öne sürdü. X platformunda ise, Zelenskiy’nin ABD’den daha fazla destek talebinde bulunduğuna dair yorumlar paylaşılsa da, bu iddialar resmi kaynaklarca doğrulanmadı.
Vatikan’daki bu tarihi buluşma, hem Ukrayna’daki savaşın geleceği hem de ABD’nin barış sürecindeki rolü açısından kritik bir dönemeç olarak görülüyor.
