9442,29%-0,51
38,41% 0,20
43,67% -0,20
4075,20% -1,31
6622,81% -0,34
Prof. Dr. Zeynep Şimşek: “Deprem sonrası çocukları oyunla, sevgiyle ve sabırla destekleyin” 23 Nisan’da İstanbul’da yaşanan ve beklenmedik bir anda meydana gelen deprem, yalnızca fiziksel değil, psikolojik etkileriyle de hem yetişkinleri hem çocukları derinden etkiledi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Çocuk Gelişimi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Şimşek, çocukların bu tür travmatik süreçlerde en savunmasız gruplardan biri olduğunu belirterek hem ebeveynler hem de toplumun çocuklara yönelik yaklaşımının nasıl olması gerektiğine dair önemli açıklamalarda bulundu. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Çocuk Gelişimi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Şimşek, 23 Nisan’da İstanbul’da meydana gelen depremin ardından özellikle çocukların ve yetişkinlerin yaşadığı psikolojik etkilerle ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Şimşek, beklenmedik bir anda gerçekleşen depremin, çocuklar ve yetişkinlerde yoğun korku ve kaygı gibi tepkilere yol açtığını belirtti. “Bazılarımız sabaha kadar dışarıda bekledi, bazılarımız şehri terk etti, bazılarımız ise ne yapacağını bilemeden sessiz bir bekleyişe girdi” diyen Şimşek, bu tür olayların ardından korku, öfke, suçluluk, çaresizlik gibi duygusal; unutkanlık ve dikkat dağınıklığı gibi zihinsel, uyuyamama, mide ya da baş ağrısı gibi bedensel; konuşmaktan kaçınma, ani irkilme ya da kişiler arası çatışmalar gibi davranışsal tepkilerin görülebileceğini ifade etti. Bu tepkilerin, stres hormonunun yükselmesine bağlı olarak gelişen doğal ve normal tepkiler olduğunu vurgulayan Şimşek, sarsıntının şiddeti, süresi, kişinin yaşı, geçmiş deneyimleri ve çevresel koşullar gibi birçok faktörün bu tepkilerin süresi ve şiddetini etkileyebileceğine dikkat çekti. “Önce yetişkin kendine iyi bakmalı” Deprem sonrası, yetişkinlerin hem kendilerini hem de çocuklarını toparlamakta zorlanabileceklerini belirten Şimşek, “Bu nedenle önce kendi ruhsal ve bedensel sağlıklarını korumaya odaklanmaları önemlidir” dedi. Basit nefes egzersizlerinin, kişiyi rahatlatan ve enerji veren sinir sistemini harekete geçirdiğini ve bu sayede bedenin ve zihnin rahatladığını söyledi. Çocukların beyin ön kısmı henüz gelişimini tamamlamadığı için, bu süreçte yetişkin desteğine ihtiyaç duyduklarını vurgulayan Şimşek, bazı çocuklarda duygusal ve davranışsal gerilemeler görülebileceğini belirtti. “Alt ıslatma, yalnız yatamama, konuşmada zorluk gibi davranışlar ortaya çıkabilir. Bu durum geçicidir” diyerek aileleri kaygılandıracak bu belirtilerin doğal olduğunu ifade etti. Çocukların temel ihtiyaçlarının karşılanmasının ve bu süreçte onlarla hareket edilmesinin önemine değinen Şimşek, çocuklara yaşlarına uygun oyunlar oynayarak destek olunabileceğini söyledi. “Balon şişirip oynamak nefes egzersizi sağlar; top oynama, ip atlama gibi oyunlar fiziksel hareketi teşvik eder. Kuklalarla hikâye anlatmak, birlikte resim yapmak, tehlike avı oynayıp güvenli alan yaratmak çocukların duygularını ifade etmelerine yardımcı olur” diye belirtti. “Rutinler güven duygusunu pekiştirir” Çocukları küçük karar alma süreçlerine dahil etmenin ve günlük rutinler oluşturmanın güven duygusunu artırdığını belirten Şimşek, “Kahvaltı, oyun, meyve saati gibi düzenler kaygıyı azaltır. Diğer çocuklarla vakit geçirmek, komşularla bir araya gelmek hem çocuklara hem ebeveynlere iyi gelir” şeklinde konuştu. “Sevgi, sabır ve ilgi en güçlü ilaçlardır” Uyku, beslenme, sevgi ve şefkatin bu dönemde hayati önemde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şimşek, “Çocuğunuza sarılın, onun yanında olduğunuzu sözle ve davranışla hissettirin. Boyama, hamurla şekil yapma, öykü anlatma, spor gibi etkinliklerle duygularını ifade etmesine yardımcı olun” dedi. Bebeklerde artan ağlama, daha sık kucağa alınma ve emme isteği gibi tepkilerin de doğal olduğuna değinen Şimşek, ten temasının, dokunmanın, şarkı söylemenin, kitap okumanın onları da ebeveynleri de rahatlatacağını vurguladı. “Duygusal sorunlar da fiziksel hastalıklar gibi tedavi edilebilir” Şimşek, ebeveynlerin çocuklarının davranışlarıyla başa çıkmakta zorlandıkları durumda uzman desteği almaktan çekinmemeleri gerektiğini vurgulayarak, “Duygusal sorunlar da fiziksel hastalıklar gibi tanınabilir ve tedavi edilebilir durumlardır. Unutmayın, sevgi, sabır ve ilgi bu dönemin en güçlü ilaçlarıdır. Oyun çocukların dili, oyuncaklar ise kelimeleridir. Onları oyunla, sevgiyle, sabırla desteklemek çok kıymetlidir. Her kriz bir fırsattır. Belki bu kaygı ve korku, bizim aile toplantımızı yapıp, ne zaman, nerede, neyi, nasıl yapacağımızı belirlememize yardımcı olur. Önceden hazırlık yapmak stresimizi hafifletip bizi sağlıklı kılar” dedi.