Bir organizasyonun değerlerini, kültürünü ve itibarını korumasının yanı sıra çalışan bağlılığını ve verimliliğini artırmasının en önemli araçlarından biri, şirketin "iç sesi" olarak tanımlayabileceğimiz dile getirme kültürüdür. Bu kültür, çalışanların ve diğer paydaşların sorunlarını, endişelerini ya da şahit oldukları etik dışı durumları güvenli bir şekilde paylaşabildiği bir ortamı ifade eder. Dile Getirme Kültürünün Önemi Araştırmalar, çalışanların sorunlarını iş arkadaşlarına anlatmaları durumunda performanslarının %10 oranında düştüğünü, ancak bu sorunları yöneticileriyle paylaştıklarında performanslarının %15 oranında arttığını göstermektedir. Bu sonuçlar, çalışanların seslerini duyurabilecekleri güvenli ve yapılandırılmış bir sistemin önemini açıkça ortaya koyuyor. Dile getirme kültürü oluşturmak, sadece etik ihlalleri değil, aynı zamanda çalışanların fikir ve önerilerini de güvenle ifade edebileceği bir ortam yaratmayı içerir. SpeakHub Satış ve Müşteri Yönetimi Müdürü Begüm Akçal, "Etkin bir dile getirme kültürü oluşturmak için organizasyonların önce mevcut durumlarını analiz etmesi gerekiyor. Bu analizde çalışanların şirket yönetimine duyduğu güven, etik değerlere bakışı ve önceki yaşanmışlıklar dikkatle incelenmeli," diyerek sürecin önemini vurguluyor. Etkili Bir Dile Getirme Kültürü Nasıl Sağlanır? Dile getirme kültürünün başarılı bir şekilde oluşturulması ve sürdürülmesi için birkaç temel unsur öne çıkıyor: Güven İlişkisi İnşası: Çalışanlar, sorunlarını paylaşmadan önce yönetime duydukları güvenin tam olması gerektiğini hisseder. Güven ilişkisi, şirketin etik ilkelere olan bağlılığıyla yakından ilgilidir. Engelleri Kaldırmak: Çalışanların dile getirme eğilimlerinin önündeki engeller belirlenmeli ve bu engellerin ortadan kaldırılması için etkili adımlar atılmalıdır. Bağımsız Hizmet Sağlayıcıları Kullanmak: Dile getirme kanallarının bağımsız kuruluşlar tarafından yönetilmesi, bilgi gizliliği ve güven konusundaki kaygıları azaltarak katılımı artırır. Begüm Akçal, bu sürecin bağımsız bir hizmet sağlayıcı tarafından yürütülmesinin güven kazandıracağını belirterek şunları ekliyor: "Bu hizmet sağlayıcılar sadece çalışanlar için değil, tedarikçiler, acenteler ve bayi ağı gibi diğer paydaşlar için de güvenli bir iletişim noktası oluşturmalıdır. Dile getirme kültürünü güçlendirmek için, öncelikle dile getirme kanallarının sadece etik ihlalleri değil, çalışanların fikir ve önerilerini de paylaşabileceği bir platform olduğu açıkça belirtilmelidir. Ayrıca, bildirimlerin standartlara uygun şekilde gizlilik içinde alınması, takip edilmesi ve sonuçlandırılması sağlanmalı; iletilen tüm bildirimlere geri dönüş yapılmalı ve süreç şeffaf bir şekilde yürütülmelidir." Uluslararası Suistimal Farkındalık Haftası’nın Önemi İşletmelerdeki suistimal sorununa dikkat çekmek amacıyla, 18 – 24 Kasım 2024 tarihleri arasında ACFE tarafından düzenlenen Uluslararası Suistimal Farkındalık Haftası, organizasyonların etik değerlere olan bağlılıklarını yeniden gözden geçirmeleri, çalışanlarıyla olan güven ilişkisini güçlendirmeleri ve dile getirme kültürünü etkinleştirmek için bir fırsat sunuyor. Güvenilir bir dile getirme kültürü, yalnızca etik ihlalleri önlemekle kalmaz, aynı zamanda şirketin uzun vadeli başarısına da katkıda bulunur ve itibarını güçlendirir.