9769,94%0,38
35,49% 0,02
36,38% 0,27
3046,28% 0,29
4886,35% 0,08
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin (THTM) dördüncü Genel Kurul toplantısı, 12 Ocak Pazar günü Ankara’da yapıldı.
THTM 4. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANDI: CUMHURİYETÇİLERİN BİRLİĞİNE DOĞRU Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin (THTM) dördüncü Genel Kurul toplantısı, 12 Ocak Pazar günü Ankara’da yapıldı. Tüm gün süren Genel Kurul’da yedi siyasi önerge sunuldu ve üzerine tartışmalar yapıldı. Genel Kurul, gelişen yerel meclisler ve THTM’ye katılan öğrenci inisiyatiflerin temsilcileriyle Yürütme Kurulu’nun güçlendirilmesi önergesinin değerlendirilmesi ile tamamlandı. Genel Kurul’un ilk oturumu THTM Yürütme Kurulu sözcüsü Oğuz Oyan’ın açılış konuşmasıyla başladı. “THTM topluma gerçek siyasi seçeneklerin olduğunu göstermek, halkın gerçek gündemini siyasal alana taşımak, görünür kılmak için kuruldu” diyen Oyan, THTM’nin başat rolünün Türkiye’deki dinci milliyetçi iktidara karşı Cumhuriyeti ve laikliği savunması, anti-emperyalist ve bağımsızlıkçı duruşu, emek mücadelesini güçlendirerek Cumhuriyet’in kazanımlarını ileri çekmesi olduğunu belirtti. THTM’nin bir yıl boyunca yürüttüğü Aydınlanma Sefeberliği, NATO ve emperyalist savaşa karşı göreve kampanyası, yerel meclisler ve temsilcilikler kurmasıyla kat ettiği mesafeyi anlatan Oyan, gelinen noktada THTM’nin Cumhuriyetçileri bir araya getirecek ve “emeğin cumhuriyetinin kurulması” konusunu tartıştıracak bir görev kendisine çıkarttığını ifade etti. “Bugünkü iktidar sermaye-tarikat düzeninin parçasıdır. 2025 yılı Türkiye’deki emekçileri için ekonomik açıdan zorlu olacak. Türkiye’de ekonomik ve sosyal bunalım var, THTM bu mücadelede yerini alacak” dedi. “YEREL TEMSİLCİLİKLER OLUŞTURULMASINA HIZ KAZANDIRIYORUZ” İlk oturumda açış konuşmasından ardından “THTM örgütlenmesinin yaygınlaştırılması: Yerel Temsilcilikler Oluşturulmasına Hız Kazandırıyoruz” başlıklı birinci önerge ele alındı. Önerge üzerine söz alan Defne Halk Temsilcileri adına Hizam Hasırcı, Defne’deki yerel meclisin ilçe belediyesini alabilecek bir halk örgütlenmesinden bugüne nasıl evrildiğini anlattı. Hatay’ın Defne ilçesinde bir yandan depremden kaynaklanan sorunlara insanlara dokunarak çözüm ürettiklerini, diğer yandan deprem olmasa da kapitalizmin yarattığı sorunlara mahalle mahalle örgütlenerek yanıt verdiklerini vurguladı. Hasırcı, “Defnede siyaset mafyatik ilişkilerle dönüyor. Biz, para olmadan da siyaset yapılabileceğini, ‘garibanların’ siyaset yapabileceğini göstererek ezber bozduk. ‘Defne vatandır’ sloganı ile çalışma yürüttük. Sene boyunca yaptığımız işlerle cumhuriyetçi ve antiemperyalist siyaseti yükseltmek için çalıştık. Şimdi Defne’de bir sosyal merkez açıyoruz. Sizlerin de desteğini bekliyoruz” dedi. Ardından, kendi yerel meclisini kurma aşamasında olan temsilciliklerin deneyimleri paylaşıldı. Mamak Halk Temsilcileri Meclisi adına Engin Özkan, Mamak’ta köy dernekleri ve muhtarlıkların katılımıyla kurulan aydınlanma kürsüsünün yerel meclise dönüşecek temeli attığını anlattı. Kocaeli HTM adına Merve Uzuner, NATO ve emperyalist savaş karşıtı yürüyüş sırasında Kocaeli’nde emek örgütlerinin kabullenmiş oldukları mücadele sınırlarını planlı bir çalışmayla aşabildiklerini ve temsilciliğin bir yerel meclise dönüşebildiğini ayrıntılarıyla paylaştı. THTM Öğrenci inisiyatifleri Can Deniz, üniversitelerde Ayşenur ve İkbal’in katledilmesine karşı gelişen tepkilerden yurt ve yemekhane eylemlerine gençlikte parçalı bir hareketlenme olduğu, ancak bunların “bir mozaiğin ötesine geçebilmesi” için THTM’nin mücadele çizgisiyle birleşmesi gerektiğinin altını çizdi. “EMPERYALİZMLE VE YENİ OSMANLICILIĞA KARŞI MÜCADELE” VE “CUMHURİYETÇİLERİN BİRLİĞİ” ÖNERGELERİ Genel Kurul’un ikinci oturumunda iki ayrı önerge üzerine katkılar alındı. “Emperyalizme ve Yeni-Osmanlıcılığa karşı mücadeleyi yükselteceğiz!” ile “Cumhuriyetçilerin birliği için harekete geçiyoruz!” başlıklı önergeler aynı oturumda tartışıldı. İlk sözü, kurucu üyelerden Zülal Kalkandelen aldı. “Yeni anayasa ile kapalı kapılar ardından halktan habersiz yapılıyor” diyen Kalkandelen, “Cumhuriyet Devrimi tehlikede, bugün biz sosyalist değerlerle buluşup mücadele vermeliyiz” dedi. “Devrimi sahiplenmek, Devrimi sürdürmenin koşuludur, Cumhuriyetçiler farklılıklarına rağmen birleşmeli” vurgusuyla önergeyi destekleyen Kalkandelen, “Siyasal İslam emperyalizmle el ele verip Cumhuriyeti yıkarken bunun karşısında THTM’ye, halkın teşkilatı olarak rol düşüyor. Cumhuriyetçileri birleştirme çağrısı, kurultay gibi somut bir toplantı ile yapılmalı” önerisinde bulundu. Kurucu üyelerden Serdar Şahinkaya, “1923 Cumhuriyeti, Türkiye toplumu için medeniyet yolunda atılan bir adımdır. Fransız aydınlanması ve 1917 emekçi devrimi bizim iki örneğimizdi. Yeni bir Cumhuriyet için mücadele etmeliyiz. Yaşasın cumhuriyet, yaşasın cumhuriyetçilerin birliği” şeklinde konuştu. Oturumda, toplantıya katılamayan kurucu üyelerden Barış Terkoğlu, Fatih Yaşlı, Korkut Boratav ve Kemal Okuyan’ın yazılı katkıları okundu. Barış Terkoğlu, Türkiye’nin komşu halklarla yeni Osmanlı hayallerinin peşinden koşarak değil, doğal sınırları içinde eşitlik ve barış temelinde bağımsızlığını yeniden kazanabileceğini belirtti. “İşte bunun için Cumhuriyetçi birikim bütün özneleriyle tarihsel bir irade olarak yeniden ortaya çıkmak zorunda” diyen Terkoğlu, “Bugünkü toplantınızın tarihsel zorlukları gerçeğin dönüştürücü gücüyle aşacak bir harita çizeceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı. Fatih Yaşlı, Yeni-Osmanlıcılığın bir yandan Türkiye sermaye sınıfına yeni kârlılık alanları açtığı, diğer yandan derin yoksulluğun sarstığı iktidarın hegemonyasını yeniden tesis etmesine imkân verdiğini söyledi. Yaşlı, “Kürt sorunuyla ilgili adı konmamış sürecin de doğrudan bu arayışlarla ilgisi var” dedi. Buna eşlik eden “Siyasal Alevilik” tartışmalarının da Türkiye’nin ilerici birikimini hedeflediğini vurgulayan Yaşlı, “Bu gidişata karşı Cumhuriyet bayrağını sosyalizm bayrağıyla birlikte yükseltmek, omuz omuza vermek, bir araya gelmek zorundayız. Bu görevi başarıyla yerine getireceğine duyduğum inançla THTM’yi selamlıyorum” şeklinde mesaj gönderdi. Korkut Boratav, İsrail’in, NATO’nun ve Yeni-Osmanlıcılıkla “hortlayan” şeriatçılığın oluşturduğu tehdide dikkat çektiği yazısında Türkiye’de “Cumhuriyetçilerin Birliği” adına atılacak adımın hayati önemde olduğunun altını çizdi. Öte yandan Boratav, “Ne var ki, Cumhuriyetçilik yeknesak bir akım değildir; sosyalist, sol ve sağ kanatlar içermektedir. Halk egemenliği (demokrasi), laiklik ve tam bağımsızlık (anti-emperyalizm) üç kanadı birleştiren ortak ilkelerdir” dedi. Bu ilkelere sahip çıkanlar arasında “üniter” devlet konusunda görüş ayrılıkları belirdiğini belirten Boratav, Cumhuriyetçilerin birliğinde “Anti-demokratik savrulma içinde olanlar dışlanabilirler mi?… ‘Kürt sorunu’ ile üniter devlet ilkesi arasındaki ilişki nasıl çözülebilir? Bu konuların THTM içinde tartışılarak berraklığa ulaşmak büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı. Kemal Okuyan, yurtdışında daha önce planlanmış bir görevi olması nedeniyle Genel Kurul’a katılamadığını belirterek THTM’nin toplantı gündemlerini öneminin altını çizdi. Okuyan, “Türkiye’de cumhuriyetçiliğin kendi içinde barındırdığı çeşitliliğin cesur bir muhasebe ve tartışmayı göze alması ve gerekiyorsa ayrışması gerekiyor. Ayrışma sözcüğünden korkmamalıyız” dedi. “THTM holdinglerin ve tarikatların düzenine karşı meydan okuyarak emperyalizme karşı en küçük bir taviz vermeme iradesi ile yola çıktı. Bu konularda bir belirsizlik kalmamalı. Türkiye’de kimse cumhuriyetçi birikimin ev sahibi olarak görmemeli kendini” diyen Okuyan, tarih boyunca komünistler cumhuriyetin önde gelen savunucularından olduklarını hatırlattı. Bununla birlikte, Türkiye’deki cumhuriyetçi birikim içinde hâlâ liberal ve milliyetçi unsurlar olduğunu, bu unsurların “ayrışamamış” olduğuna dikkat çekti. Okuyan, “Bu ayrışma hepimizin yapıcı, dürüst ve etkileşime açık bir tartışmaya katkı koymasıyla sağlıklı bir biçimde gerçekleşebilir” diye vurguladı. Oturumun son konuşmasını Yürütme Kurulu üyesi Aydemir Güler yaptı. ABD ve İngiltere’nin 20. yüzyıldan beri Türkiye üzerine emperyalist projeler ürettiklerini hatırlatan Güler, “Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devrimi buna yanıttı, buna karşılık kapitalist projeler tekrar harekete geçti. Cumhuriyeti koruyanlar ve yıkmaya çalışanların mücadelesi, Türkiye’nin tarihidir. Türkiye, Cumhuriyet mücadelesini büyük ölçüde kaybetti” dedi. Korkut Boratav’ın sorduğu soruların cumhuriyetçiler arasında tartışılması gerektiğini belirten Güler, “Cumhuriyetçilerin birliği” için Kemal Okuyan’ın söz ettiği ayrışmadan kaçınılmaması gerektiğinin altını çizdi. “Emekçilerin birliği tek tutkaldır” vurgusu yapan Aydemir Güler, “Cumhuriyetçilik bir birleşme ve aynı zamanda bir ayrışmadır. Bizi büyük bir görev çağırıyor’’ diyerek sözlerini tamamladı. “EĞİTİMDE GERİCİLİĞE KARŞI MÜCADELE” İLE “EMEK MÜCADELELERİNDE BÜTÜNLÜKLÜ, ZENGİNLEŞMİŞ VE DERİNLEŞMİŞ BİR HAT OLUŞTURMA” ÖNERGELERİ Genel Kurul’un üçüncü oturumunda “Eğitimde gericiliğe karşı mücadeleyi yükselteceğiz” ve “Emek mücadelelerinde bütünlüklü, zenginleşmiş ve derinleşmiş bir hat oluşturmak için…” başlıklı dördüncü ve beşinci önergeler gündeme alındı. Eğitimde gericileşme başlıklı önergeye ilişkin THTM’nin 3. Genel Kurul’da aldığı kararlarla başlattığı Aydınlanma Seferberliği kapsamında yaptığı çalışmalara dair gözlemler ve notlar aktarıldı. Uzmanlar Bildirisi ve sonrasında başlatılan imza kampanyası, Aydınlanma Seminerlerine dair değerlendirmelerin yapıldığı oturumda Çiğli Halk Temsilcileri Meclisi’nin gerçekleştirdiği tarikat yurduna mühür vurulması eylemi selamlandı. İstanbul iki eğitimci temsilcinin söz aldığı oturumda, eğitimde gerici ve piyasacı saldırı şiddetlenirken MESEM’lerle çocuk işçiliğinin yaygınlaşması, Öğretmen Meslek Kanunu dayatması gibi sorunlarla saldırının ağırlaştığı ve tutarlı bir direnç gelişmesi için THTM’ye kritik bir rol düştüğü vurgulandı. Zorunlu din dersleri ve ÇEDES projesinden çocukları korumak için öğretmenler ve velilerle koordineli çalışmalara devam edilmesi, tarikat yurtlarına karşı harekete geçilmesi, aydınlanmadan yana olan kurumlarla ilişkilerin güçlendirilmesi karar altına alındı. Bu başlıkta söz alan Yürütme Kurulu üyesi Erhan Nalçacı, sözlerine 2025’in ilk genel kurulunun önemine işaret ederek başladı. Nalçacı, THTM’nin önceki yıldan farklı olarak alınan kararları sadece oylamak değil yerelliklere taşımak sorumluluğuyla temsilcilerin toplandığını söyleyerek “Burası karar alan bir yasama organı, bu kararları yerelliklerde yürütmekten sorumlu. THTM bir halk hareketidir” diye vurguladı. Nalçacı, eğitim başlığında “Henüz yeterince öğretmenleri savunacak, velileri örgütleyecek ya da aydınlanma seferberliğini güçlendirecek örgütlülüğe kavuşamadık. THTM’nin yerel örgütlenmelerinden ayrı sektörel örgütlenmeleri yok. Ancak laiklik mücadelesi sınıf mücadelesidir, bu sebeple bir öğretmen örgütlenmesi zorunludur. Laik, yurtsever ve ilerici öğretmenleri bir araya getirmeliyiz” dedi. Aydınlanmadan yana eğitim kurumlarını harekete geçirerek 3 Mart Eğitim Birliği Kanunu’nun yıldönümünde THTM’nin İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri önünde basın açıklamaları, eğitim boykotu ve miting dahil her türlü aracı masaya sürmeye kararlı olduğunu vurguladı. Öte yandan, bahar aylarında Köy Enstitüleri Sempozyumu düzenlenmesi önerisini paylaştı. Emek mücadeleleriyle ilgili önergeye ilişkin Neslihan Eroğlu söz aldı. Eroğlu, son dönemde artan belediye emekçilerinin mücadelelerinin üzerinde durulması, genel olarak sınıf kültürünün sanatsal, sportif etkinliklerle güçlendirilmesi, iletişim emekçilerine özel olarak el uzatılması başlıklarına değindi. Aydınlanma seferberliğinin işçilere dönük bir ayağı olması gerektiğini vurgulayan Eroğlu, düşük ücretle ve sigortasız çalıştırılan basın emekçileriyle geliştirilecek dayanışmanın THTM’nin görünürlüğünün de arttırılmasını sağlayacağına işaret etti. Emek mücadeleleri başlığında söz alan Çiğli ve Çeşme Halk Meclisi temsilcileri, emeklileri harekete geçirmede sendikal örgütlenmenin önemli olanaklar sunduğunu kendi saha deneyimleriyle anlattılar. “YEREL YÖNETİMDE RANTA VE TALANA KARŞI MÜCADELE” İLE “UYUŞTURUCU KULLANIMINA KARŞI MÜCADELE” ÖNERGELERİ Dördüncü oturumda “Yerel Yönetimlerde ranta ve talana karşı mücadelede hattının derinleştirilmesi” ve “THTM toplumsal çürümenin bir parçası olan uyuşturucu kullanımına karşı mücadele edecek” başlıklı önergeler tartışıldı. Yerel yönetimlerle ilgili önergede, belediye örgütlenmesinin kamu yararına bir halk örgütlenmesi olabilmesi için kırmızı çizgiler ve mücadele hedefleri ayrıntılı olarak ele alındı. Mevcut belediyelerde Meclisler yerine başkanların öne çıkması, kamu hizmetlerinin şirketlere, hizmet finansmanının uluslararası kredilere dayanması gibi sorunlara dikkat çeken önergede, THTM bileşenlerinin nasıl bir mücadele hattı benimsemesi ve kamu yararına aykırı uygulamalara karşı hangi hedeflerle örgütlemesi gerektiği tarif edildi. Eskişehir’den THTM temsilcisi bir belediye işçisi, AKP’nin işçileri şahıs şirketlerinden belediye şirketlerine geçirerek kadro verdiği izlenimi yarattığı süreci anlatarak, CHP’nin yönetimde bulunduğu belediyelerde de işçilerin sosyal demokrat patron sendikalarıyla karşı karşıya geldiğini, THTM’nin toplu iş sözleşmesi süreçlerinde aktif olarak yer alması gerektiğini belirtti. Antalya’dan THTM temsilcisi ise Belediye Meclisi’nin rant konusu olan imar planlarını halkın takip etmesini sağlayacak bir sistem üzerinde çalıştıklarını paylaştı. Bu başlıkta söz alan kurucu üyelerden Aziz Konukman, belediyelerin yatırım, hizmet, alt yapı gibi harcamalarının “izlenmesi ve denetlenmesi” önerisinin doğru olduğu, buna karşılık “borç ödeme, gelir elde etme gibi gerekçelerle yapılan her tür satış ve özelleştirmenin” bizzat yağma ve talan anlamına geldiği için bunların “iptali” için mücadele etmek gerektiğinin altını çizdi. Oturumda, yerel meclislerin özellikle yerel yönetimlerin faaliyetlerinin takipçisi ve sorgulayıcısı olması gerektiğine vurgu yapıldı. Yeni açılacak yerel meclislerin yanı sıra il/ilçe temsilciliklerinin de yerel yönetimleri takip ederken belediye emekçilerini mücadele gündemine alması kararlaştırıldı. Uyuşturucuya karşı mücadele başlığında Öğrenci İnisiyatifi temsilcileri söz aldılar. Kürsüde, uyuşturucu kullanımının bir yandan 12 yaşına altına düşmesi, diğer yandan gençler arasında kullanımının “bireysel özgürlük” gibi gösterilerek yaygınlaşmasının bir ideolojik mücadele konusu olması gerektiğine vurgu yapıldı. Bu alanda yerel meclislerle birlikte uyuşturucuyla mücadele için kurumsal ve akademik işbirlikleri geliştirilmesi gerektiğine işaret edildi. Öte yandan, gençliğin geleceksizleşmesinin doğurduğu boşluğa yerleşen uyuşturucu bağımlılığıyla mücadelede spor, edebiyat, sanat ve bilim etkinliklerinin düzenlenmesi hedefi kondu. Genel Kurul’un son önergesi olan Yürütme Kurulu’nun genişlemesi, Çiğli temsilcisi Emel Diril ve Öğrenci İnisiyatifi temsilcisi Can Deniz’in Kurul’a katılımının oylanmasıyla kabul edildi. THTM 4. Genel Kurul Sonuç Tutanağı ve Kararlar önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşılacak.