10358,46%0,26
40,15% 0,03
47,03% 0,08
4335,55% 0,04
6900,45% 0,00
Temsilin Yeniden İnşası: Türk Milliyetçiliği İçin Yeni Bir Başlangıç Türk milliyetçiliği, kökü tarihin derinliklerinde olan; ancak meyvesi bugünün insanına umut ve istikamet sunması gereken bir düşüncedir.
Ne var ki son yıllarda bu fikrin temsilinde yaşanan sığlaşma, yozlaşma ve popülist araçsallaştırma; Türk milliyetçiliğini kitlelerden uzaklaştırmış, onu bir avuç kariyerist siyasetçinin elinde anlamsızlaştırmıştır. Bu yıkımı onarmanın yolu, temsiliyetin yeniden inşasından geçmektedir. 1. Slogan Değil Sistem, Hamaset Değil Hakkaniyet Yeni bir temsil anlayışı; süslü sloganlardan değil, sahici çözümlerden doğmalıdır. Artık "vatan-millet" demek tek başına yetmiyor. Temsil eden kişi ya da yapılar, milletin karşılaştığı her soruna karşı net, üretken, tutarlı politikalar geliştirmelidir. Türk milliyetçiliği; yüksek ideallerin, ama aynı zamanda yerli ve gerçekçi çözümlerin adıdır. İşte bu anlayışla, milliyetçiliği yalnızca bir reaksiyon fikri değil, bir kalkınma ve adalet projesi olarak yeniden tanımlamak zorundayız. 2. Liyakatli Kadrolar, Ahlaklı Yönetişim Milliyetçiliğin en büyük iddiası, milleti yüceltmek ve geleceğe taşımaktır. Bunu sağlayacak olan da kadrolardır. Temsilde liyakat esastır. Yeni nesil Türk milliyetçileri; temiz geçmişe, sağlam karaktere, mesleki yeterliliğe ve entelektüel derinliğe sahip olmalıdır. Yolsuzluğa göz yuman, halktan kopuk ve kibirli temsilciler değil; halkla iç içe, hesaba çekilmeyi onur bilen, kendini dava adamı olarak tanımlayan genç kadrolar öne çıkmalıdır. 3. Sivil Zemin, Kolektif Hareket Temsiliyet artık sadece siyasi partiler üzerinden yürütülemez. Yeni temsil, sivil toplumda, akademide, sanatta, medyada, sosyal medyada, vakıf ve derneklerde yeşermelidir. Türk milliyetçiliği, yalnızca TBMM kürsüsünde değil; bir lisede, bir taşra kütüphanesinde, bir belgesel filmde ya da bir yardım kampanyasında da temsil edilebilmelidir. Kolektif ruh, şahıs merkezli yapıların yerine geçirilmeli; "ben" değil "biz" dili hâkim olmalıdır. 4. İlkeli Siyaset, Sınırsız Cesaret Yeni temsilin en kritik unsuru; ilkeli duruştur. Dün neye karşı çıkılmışsa bugün de ona karşı çıkılmalı; dün ne savunulmuşsa bugün de onun yanında olunmalıdır. Rüzgârın yönüne göre konumlanan, iktidar olanaklarına göre fikir değiştiren bir milliyetçilik; milletin gözünde güven kaybeder. Türk milliyetçisi, gerektiğinde yalnız kalma pahasına hakikatin yanında olmalı, makama değil davaya sadakat göstermelidir. 5. Mazlumun Yanında, Zalimden Yana Olmadan Temsilin inşasında vicdan mihenk taşıdır. Türk milliyetçiliği; sadece Türk’ün değil, mazlumun da sesi olmak zorundadır. Bu topraklarda milliyetçi olmak; soğukta bekleyen bir gariban askerin, işsiz bir üniversite mezununun, şehit çocuğunun, köyüne hizmet gitmemiş yaşlının hakkını savunmak demektir. Gerçek temsil; afişlerdeki pozlardan değil, Anadolu’nun yoksul evlerinde hissedilen umutla ölçülür. --- Sonuç: Dava Adamı Olmak Zor, Ama Gereklidir Temsilin yeniden inşası; sadece bir tercih değil, bir zorunluluktur. Bugünün genç Türk milliyetçileri için görev bellidir: yozlaşmış yapıları aşmak, fikri yeniden diriltmek, yüksek ahlak ve bilgiyle hareket etmek, toplumun her kesiminde Türk milliyetçiliğini bir umut ve güven kaynağı hâline getirmek. Bu, uzun ve zorlu bir yoldur. Ama unutulmamalıdır ki temsil, hak etmeyene verilemez; dava, samimiyetsizce taşınamaz. Yeni bir temsil, ancak yeni bir ahlak, yeni bir dil ve yeni bir direnişle mümkündür.