Ankara’da faaliyette bulunan çeşitli kadın sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Erzurum Girişimci Kadınlar Derneğinin de üyesi olduğu Türkiye Kadınlar Dayanışma Birliği’nin öncülüğünde verilen iftar yemeğinde buluştular.
Ankara’da faaliyette bulunan çeşitli kadın sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Erzurum Girişimci Kadınlar Derneğinin de üyesi olduğu Türkiye Kadınlar Dayanışma Birliği’nin (T KAD BİR) öncülüğünde verilen iftar yemeğinde bir araya geldiler ve bir basın açıklaması yaptılar. T KAD BİR tarafından 37 sivil toplum kuruluşunun temsilcisi, bazı kurum ve kuruluşların başkanları ile sanat ve eğitim dünyasından kadınların oluşturduğu grup adına yapılan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: T KAD BİR Yönetim Kurulu Adına Başkan Ayşe Serap ŞAHİNER “Bir 8 Mart Kadınlar Gününde bile ne yazık ki yine kadınların yaşadığı sorunları ve mağduriyetleri dile getirmek durumunda kalıyoruz. Gazze’de, Doğu Türkistan’da, Ukrayna’da ve diğer coğrafyalarda trajediler yaşanmaya devam ediyor. Büyük bölümü erkek olan tiranların oluşturduğu küresel savaş düzeninde en büyük mağduriyeti yaşayan kadınların çilesi maalesef bitecek gibi gözükmüyor. Yapılan tüm mücadelelere rağmen, toplumsal şiddetin merkezinde yine kadınlar yer alıyor, cinsel taciz ve istismar suçları hız kesmeden devam ediyor. İnternet ve TV platformlarında kadınlara cinsel nesne muamelesi yapılmasına, kadınların onur ve haysiyetinin ayaklar altına alınmasına yönelik etkili bir mücadelenin olmaması maalesef yüreğimizi kanatıyor. Bütün bunların yanı sıra, ailenin geleceği sorununa dikkat çekmek istiyoruz. Bilindiği üzere, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının öncülüğünde 2025 yılı ‘Aile Yılı’ ilan edildi. Bunu çok önemli bir adım olarak değerlendirmemize rağmen tüm dünyada yaşanan ekonomik, toplumsal ve teknolojik gelişmeler sonucu, devletin istikbali olan aile kurumunun ne kadar büyük bir tehlike ve tehdit altında olduğunu gözlüyoruz. Aile yapısı çürümüş bir toplum ve devlet çökmeye mahkûmdur. Sağlıklı bir aile yapısı, milli kültür ve değerlerimizi geleceğe taşımanın en büyük teminatıdır. Evlilik akdi ile kurulan aile kurumunun zarar görmesi en çok kadınları mağdur etmektedir. Ülkemizde, ortalama ilk evlenme yaşı giderek yükselmekte, boşanma oranları ise giderek artmaktadır. Bu durum aklıselim herkesi endişeye sevk etmektedir. Bireysellik, haz ve hız felsefesinin gençlere empoze edilmesi; ekonomik sorunlar, göç, afetler, düzensiz şehirleşme gibi nedenlerle güvene dayalı ilişkilerin olduğu istikrarlı toplumsal yapının bozulması; gelişen dijital teknolojilerin mahremiyeti zedelemesi, cinsiyetsizleştirme ve LGBT+ lobisinin kültür ve sanat yoluyla kitleleri ifsat etmesi, aile düşmanı lobilerin evlilik ile ilgili olumlu kültürel algıları yıkmaya çalışması gibi nedenlerle aile kurumu varoluş sorunu yaşamaktadır. Bu konuda ailenin korunması için devlet kurumlarından sivil toplum kuruluşlarına herkesin elini taşın altına koyacağı bir seferberlik başlatılmalıdır. 2025 yılının ‘Aile Yılı’ ilan edilmesi söylemde kalmamalı, eyleme geçilmelidir. Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’nda yer alan maddeler ivedilikle hayata geçirilmelidir.Aileyi tehdit eden, kitap, dergi, film vb. nitelikteki kültürel ürünler hassasiyetle takip edilmelidir. Reyting uğruna aile içi çarpık ilişkilerin konu edildiği dizi ve filmler mercek altına alınmalıdır. Sosyal medya bağımlılığı, sanal bahis ve kumar ile oyun bağımlılığı gibi dijital tehditlere karşı mücadele edilmelidir. AMATEM’e benzer biçimde telefonla bağımlılıkla mücadele eden ihtisas sahibi tedavi ve araştırma merkezleri (TEBATEM) açılmalıdır. İş yaşamı ile aile yaşamı arasındaki dengeyi bozmayan istihdam imkânlarının geliştirilmesine ağırlık verilmelidir. Uzaktan, esnek veya hibrit gibi çalışma modellerinin kamu ve özelde tüm sektörlerde uygulanabilir hale gelmesi için çaba gösterilmelidir. Bebeği olmayan çiftlerin sağlık sorunlarının giderilmesine yönelik desteklerin kapsamı genişletilmelidir. Mutlu ailelerin geleceğin huzurlu ve güvenli nesillerini yetiştirebilmesi dileğiyle…”