Dışarıda "Lapa lapa" karlar yağsa.. Karla birlikte soğuk soğuk tenimi okşayan bir poyraz rüzgarı...
İskarpinle daha tanışmamış ayaklarım da üşüse...ayakkabım karlarla dolsa.. Sonra kömür kokulu bacalardan çıkan dumanlar eşliğinde kıvrımlı sokaklarda aheste aheste evin yolunu tutsam,,, Donmuş ellerim cebimde, basamaklı beton direklerin ışıkları altında dahada belirginleşen iri iri kar tanelerini izlesem yolum boyunca... Boyası dökülmeye yüz tutmuş kemerli kapıyı geçtıkten sonra güzel insanların açtığı ceviz renkli yeşil zemberekli kapılara ulaşsam.. Yeni yakılmiş "sobanın" sıcaklığı gelse,, hafiften buz kesmiş bedenimi sarsa,, Soğuktan kızarmış çocuksu yüzümü okşasa.. Ayakkabılarımı çıkarsam ıslak ıslak... Özlediğim seslerden hafif bir azar işitsem...erimiş karlarla ıslanmış çoraplı ayaklarımı sobaya yapıştırsam,,o çok sevdiğim buharlı "cosss" sesini bir daha duysam, ve sonra tatlı tatlı sızısını.. Ve kuzineli soba.. Sobanın üstüne dizili irili ufaklı kestaneler.. Bir kıyısında demlenmiş çaydanlık...Sobanın yanından hiç ayrılmayan yumuşacık yeşil desenli yer minderi, duvara yaslı hasırdan yastık.. Gömülsem güzelce içine.. Dışarda buz kesmiş bedenim, bir köy evinin minderli sobalı sıcaklığı ile yüreğimi ısıtsa... Dedem köstekli saatiyle, antıkayı andıran radyomuzdan ajansları beklese... Komsularımız gelse sonra.Kuruyemişlerimiz olsa kavurgadan, kuru üzümden, kuru zerdaliden, fırından yeni çıkmış sıcaklığı halen hissedilen kabak çekirdeğinden..Başlasa bu güzel insanlar masallar anlatmaya.. Televizyonun buz gibi yaptığı evler, tekrar şenlense cıvıl cıvıl güzel insanların güzel sesleriyle.. Alın Iphoneler, Samsunglar, Arabalar, bunca yaşanmış ömür sizin olsun.. İnsan satışlarının olmadığı günahsız ve masum ÇOCUKLUĞUMU geri,verse.
Uğur Akyol