Son günlerde Erzurum kamuoyunda dikkat çekici bir tartışma yaşanıyor. Bir kesim “hızlı tren ve yeni stadyum” isterken, bir diğer kesim “bacası tüten fabrika ve istihdam” çağrısı yapıyor. Aslında mesele çok net: Elbette Erzurum’un hızlı trene de, modern bir stadyuma da ihtiyacı var. Ancak öncelikler doğru belirlenmezse bu yatırımların şehrin gerçek sorunlarına çare olamayacağı aşikâr.
Düşünelim… İnsan işsizse, cebi boşsa, garip gureba halindeyse; parası olmadan nasıl maça gidecek? Parasız nasıl hızlı trene binecek? Erzurum MÜSİAD Başkanı Abdülkerim Kavaz’a da buradan sormak lazım: Cebinde parası olmayan bir Erzurumlu, bu yatırımlardan nasıl faydalanacak? Siz belki “herkes binebilir” diyorsunuz, ama Erzurumlu işsiz gencin, tenceresini zor kaynatan ailenin halinden bihaberseniz, önceliklerinizi yanlış belirlersiniz.
Bugün Erzurum’da siyasetçiler de, STK’lar da şehre biraz uzak duruyor. Erzurum’un ruhunu, derdini, gerçek ihtiyaçlarını anlamakta zorlanıyorlar. Muhalefet partilerinden ise neredeyse ses seda yok; varlıklarıyla yoklukları arasında bir fark kalmamış. İl başkanları Erzurum’un sorunlarına sırtını dönmüş gibi.
Şunu açıkça ifade etmek gerekiyor: Erzurum her şeyi hak ediyor. Ama Erzurum’un en büyük sorunu işsizlik. Nüfus göç ediyor, gençler başka şehirlerde iş bulma umuduyla memleketten kopuyor. İnsanımız yoksulluk sınırında yaşıyor. Bu tablo ortadayken hızlı tren veya stadyum elbette güzel projeler ama ekmeği olmayanın, işi olmayanın hayali olamaz. Önce fabrika, önce yatırım, önce istihdam… Bunlar olduktan sonra zaten hızlı tren de olur, stadyum da yapılır, kültürel ve sportif yatırımlar da şehre kazandırılır.
Erzurum’un gerçek gündemi, ekmek ve aş meselesidir. Eğer siyasetçiler ve STK’lar bu hakikati görmek yerine şatafatlı projelerin arkasına sığınırsa, bu şehir daha çok göç verir, daha çok yoksullaşır. Erzurum’un önceliği bellidir: İşsiz gençlere iş, çaresiz ailelere umut, Erzurum’a üretim ve yatırım…