Sevgili canlarım, Ne yazık ki güzel ülkem Türkiye, her geçen gün biraz daha fırsatçıların, hilebazların, menfaatçilerin oyun alanına dönmüş durumda. Elbette ki bu sözlerim dürüst, alın teriyle kazanan, emeğiyle yaşayan insanlarımızı kapsamıyor. Onlara sonsuz saygım ve sevgim var. Ama ortada öyle bir tablo var ki, artık görmemek mümkün değil.
Henüz emekçimizin cebine bir zam girmeden, market raflarında, faturalarımızda, hatta en temel gıdamız olan simidin bile fiyatında artışlar yağıyor. Yağmur gibi, hem de bardaktan boşanırcasına… Bu ülkede artık zamların bile ritmi var! Önce bir bahane bulunur, sonra fiyat etiketleri sessizce değişir, kimse de çıkıp “Yeter artık!” demez. Çünkü herkes biliyor ki, imam zam yaparsa, cemaat de yapar. Tepedeki yaparsa, aşağısı da kendine pay biçer.
Asıl acı olan, bu talan düzenine dur diyecek bir Allah’ın kulunun kalmamış olması. Herkes kendi derdinde, kendi hesabında. Birlik duygumuz, dayanışmamız, adalet anlayışımız etiketlerin, menfaatlerin, çıkar hesaplarının arasında kayboldu. Oysa bu topraklar, alın terinin kutsal sayıldığı, dürüstlüğün namus gibi korunduğu bir ülkeydi. Bizim kültürümüz, “komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen bir anlayışın kültürüydü. Bugün ise ne yazık ki komşusunun açlığından kazanç sağlayanların çağına geldik. Artık bu tabloya sessiz kalmamak gerek. Çünkü her suskunluk, bir sonraki zam için davetiye oluyor. Bu gidişatın önüne geçmek istiyorsak, önce vicdanı, sonra adaleti yeniden hatırlamalıyız. En derin muhabbetlerimle… Orhan Akdeniz Bestekâr – Arabesk Sanatçısı