Burada listelenen şirketler, Ekim 2023 ve Ocak 2024 tarihleri arasında İsrail’e Gazze, Batı Şeria, Lübnan ve Suriye’ye yönelik saldırılarında kullandığı silah ve diğer askeri teçhizatı temin etmiştir. AFSC Kurumsal Hesap Verebilirlik Eylem Merkezi Ekim 2023’ten bu yana İsrail, Gazze’ye eşi benzeri görülmemiş hava ve kara saldırıları düzenledi. Gazze’de çoğu silahsız siviller olmak üzere on binlerce Filistinli tarihi bir hızla öldürüldü ve Gazze nüfusunun çoğu yerinden edildi. Uluslararası Adalet Divanı, ABD federal mahkemesi ve onlarca BM uzmanı ve hukukçunun ön kararına göre bu saldırılar bir soykırım anlamına gelebilir. İsrail’in Gazze’deki saldırılarına işgal altındaki Batı Şeria’da Filistinlilere karşı artan İsrail şiddeti, İsrail ordusu ile Lübnan’daki militan gruplar arasındaki çatışmalar ve İsrail’in Suriye’deki hava saldırıları eşlik ediyor. ABD hükümeti 7 Ekim’den kısa bir süre sonra İsrail’e büyük miktarda silah transfer etmeye başladı. İsrail, 25 Aralık’a kadar ABD’den 244 kargo uçağı ve 20 gemi ile 10.000 tondan fazla silah aldı. Bu transferler sadece ilk bir buçuk ay içinde 15.000’den fazla bomba ve 50.000 top mermisi içeriyordu. Bu transferler, kamu denetiminden kaçınmak ve Kongre’nin anlamlı bir gözetim uygulamasını engellemek için kasıtlı olarak gizlilikle örtülmüştür. ABD’nin bilinen silah transferlerinin bir listesi Silah Ticareti Forumu tarafından tutulmaktadır.
Arap-İsrail savaşlarında Mısır, Suriye, Ürdün İsrail ile savaştı. Lâkin o savaşların dışında olan çatışmalar savaş niteliğinde değildi. Nitekim İsrail makamları da gerek el-Fetih, gerek İslami Cihad ve gerekse Hizbullah ile olan çatışmaları savaş olarak nitelendirmedi. Kendilerince terörist saydıkları gruplarla mücadele olarak nitelendirdi. Oysa Netanyahu, Aksa Tufanı harekâtını bir savaş olarak nitelendirdi. Bu ifade İsrail’in Hamas’ı bir güç, otorite ve muhatap olarak kabul ettiğinin itirafıdır. Dilerseniz Hudeybiye Musalahası’nın siyasi sonuçları ile de bu durumu analiz edebilirsiniz. Zira Hudeybiye, Müslümanlar açısından her ne kadar edilgen maddeler içerse de sonuç itibarıyla müşrikler Resulullah’ın (as) Medine’de oluşturduğu site devletini bir güç, bir otorite, bir muhatap olarak kabullenmiş oluyorlardı. Savaş kavramı bilindiği gibi aralarında musalaha ile sona eren iki ayrı gücün silahlı çatışması olarak tarif edilir. Hamas, bu saldırı ile tüzel kişiliğini İsrail’e kabul ettirmiş oldu. Sonuçta önemli zayiat da verilmiş olsa ki bu kaçınılmaz, onları erişilmez-yenilmez görenler için tam bir hezimet olmuştur. Ancak bu ifademizden sonuç olarak Hamas zafer kazanmıştır demek erken bir yaklaşım olur. Zaten bu savaşın sonucu nasıl tecelli ederse etsin, İsrail eski İsrail olmayacak. Belki Hamas bu son hareketi ile zafere giden yolu açmıştır, İsrail’in prestijini sarsmıştır demek daha doğru olur. Aslında İsrail bizatihi bir devlet de değil, izafi bir devlettir. Ağa babalarının desteği ile ayakta durmakta ve kurulduğundan bu yana da vekâlet savaşları yapmaktadır. O nedenledir ki ağa babaları İsrail’in üzerinden birazcık ellerini çekerlerse İsrail’in güvenlik doktrinin de, silahlı gücünün de, istihbarat gücünün de abartıldığı kadar olmadığı görülür.