Erzurum birçok yönüyle kendine münhasır bir kenttir. Büyükşehir olmasına rağmen bu büyükşehir olgusuna denk politikaları kentte göremezsiniz. Birçok yönüyle kapalı bir toplum yapısı vardır. Büyük kentin toplumsal ilişki ağı yok. Toplumun farklı kesimleri yaşamasına rağmen o farklılıkları göremezsin. Kendine münhasır bir yaşam biçimi ve davranışları vardır. Olumsuz anlamda yerellik momentleri oldukça fazladır. Bu momentler modern bir kent oluşumu için yeterli değildir. Erzurum’da her yıl aynı manzara devam eder. Ramazan ayıyla birlikte açık bir lokanta ve kahvehane bulmak neredeyse zordur. Yolcu olsanız ya da bir hastanız olsa ilacını kullanmak için bir şeyler yeme zorunluluğu duysa açık lokanta aramak zorunda kalırsınız. Ramazan’da tam bir ölü kentte dönüşüyor. Bu Erzurum'un muhafazakarlığını gösteriyor! Bu kenttin muhafazakarlık anlayışı da böyledir. Yine belki Türkiye'de pek bilinmeyen Erzurum’un müthiş bir kuyruk olgusu vardır. Mesela et kuyruğu, kadayıf kuyruğu, yumurtalı ekmek kuyruğu vb. gibi kuyrukları vardır. Özellikle son zamanlarda medyaya düşen et kuyruğuyla oldukça meşhur bir kentimizdir. Üstelik hayvancılığın merkezi olan bir ilde bu kuyrukları görüyoruz. Sorgulanmayan başka bir şey şudur: Maddi kuyruklara neden olan manevi kuyrukları kimse sorgulamıyor. Yıllardır devam eden yekpare bir siyasi kuyruk olma hali var. Bu kuyruğun kentin kaderini tayin ettiğini ve yoksulluk olgusuna yol açan bir kuyruk olduğunun bilincinden yoksun bir halk kesimi ne yazı ki var. Kimse yoksulluk nedenini, kentin Türkiye'de siyasi etkinliğini azaltan 12 milletvekili olan bir kent temsilliyetinden neden 5 milletvekilli bir temsilliyete düştüğünün hesabını sormuyor. Bu şekilde devam ederse büyükşehir olma vasfını da kısa zamanda ne yazı ki kaybedecektir. İnsanlar evine neden ekmek götüremediğini, neden iş bulamadığını siyasi iradeye sormaya cesaret edemiyor. Biraz korkak ve kabuğuna çekilen bir kent halkı var. Fetoculuk'tan sonra bu korkak ve kabuğuna çekilme durum daha da arttı. Bir başka özelliği iki üç kişi bir araya geldi mi çok eleştirir. Sıra seçme tercihine gelince kaderine razı bir irade ortaya koyarak herkesi şaşırtabilen bir kenttir. Böylesi çözülemeyen bir halk gerçekliği de var. Özellikle son üç haftadır Erzurum'da görülmemiş bir soğuk vardı. Millet korkusundan fazla para gelir diye doğalgazı yakamıyor. Buna rağmen halkta bir tepki gelişmiyor. İndirimli doğalgaz talebi isteminde kimse bulunamıyor. Çünkü topluma öncü olacak ve toplumu yönlendirecek gerçek bir sivil toplum kuruluşları yok. Var olanlarda topu adrese teslimden ziyade taca atarak konuşuyorlar. Yani karnından konuşurlar. Zaten bağımsız, toplum menfaatini gözeten bir medya da ne yazı ki yok. Kent bir bütün olarak olumsuzluk durumu yaşıyor. Erzurum, birilerinin rant alanına ve siyasi ikballerine dönüşen bir yapıya evrilmiş. Bir siyasi tekelleşme söz konusudur. Son yetmiş yıldır kentin kaderini tayin eden bir irade var. Bu tekelleşme siyaseti kentin kaderini belirliyor, Kentin demokratik bir kent olmasını engelliyor. Demokrasi iklimini kente ortadan kaldırıyor. Farklılıkları bünyesinde barındırmayan kentler işte böyle çoraklaşıyor. Böylesi bir kentte herkes büyük kaybediyor.
Demem o ki bu kuyruk olma hali Erzurumluların kaderi olmuş, bu durum hoşlarına da gidiyor. Pek bunu değiştirme gereğini de duymuyorlar ve kimse de neden kuyruğun bir parçası olduğunun sorgulamasını pek yapmıyor.
Tayyar ÖZBEY/28.02.2025