Devlettin Kürt realitesini red ve inkâr etmesi devlet ile Kürtler arasında güçlü bir çatışma zeminini yaratmış. 1970’lerin sonunda bunu iyi gören PKK bu zemin üzerinden örgütlemesini yapmış, devlettin şiddet ve zor aygıtına karşılık bir oluşum olarak ortaya çıkmıştır.
Devlettin Kürtler için demokratik siyasi zemini bırakmadığı düşüncesi kabul görmüş propaganda ve örgütlenmesini bu gerçeklik üzerinden geliştirmiştir. Dolayısıyla hak arayışını ancak dağa çıkarak ve silaha sarılarak çözülebileceği inancını bir eylem biçimi olarak benimsemiş ve bu inanç PKK’yi devlete karşı silah kulanan bir örgüte dönüştürmüştür.
Bu oluşum devletle yarım asra yakın devam edecek olan bir çatışma sürecini başlatmıştır. Uzun süren çatışmalı süreç büyük insan kaybının yanında yer yer büyük toplumsal çatışmaları beraberinde getirmiş. Ekonomik kayıpla birlikte toplumsal refahı geriletmiş, insanların refahına harcanması gereken bütçenin büyük bir bölümü silaha ve savunma sistemine gitmiştir.
Bu durum devlet içinde yoksul bir kesimin oluşmasının ana nedeni olmuştur. En nihayet hem devlette hem de PKK’de sürecin artık bu şekilde devam edemeyeceği inancı ve düşüncesi gelişmiş yeni bir politik süreç ve adımın atılmasını zorunlu bir hal almıştır. Bu adımları atmayı zorunlu ve güçlü kılan çokça dış etken hasıl olmuştur.
Bu doğrultuda PKK kongresini topladığını ve kendini fesh ettiğini ve çatışma sürecini sonlandırdığını kamuoyuna deklara etmiştir. Kırk yedi yıllık bu çatışma sürecinde bölgenin koşulları ve insanların siyasi bakış açıları ve dünya görüşleri değişti. Dünyadaki değişimler ve gelişmeler yeni fırsatlar ve koşullar sunmaya başladı. Bu koşullar ve zeminler üzerine siyasette yeni bir alan açmak ve siyaseti güçlendirmek koşulların getirdiği fırsatları yakalamak için PKK kendini fesh ederek yeni bir siyasi sürecin başlamasının önünü açmıştır.
PKK’nin siyasetini değiştirmesi koşullarının getirdiği bir zorunluluk olmuştur. Böyle bir adım atmayı zorunlu kılan çokça etken vardır. Suriye’deki yapılanmalar, Ortadoğu özelindeki gelişmeler bir strataji değişikliğine gitmeyi gerekli kılmıştır. Siyaseti, çatışma sürecinin baskısından kurtararak, demokratik siyasettin daha ön plana çıkacağı, güçlü siyasi figür ve aktörlerin rol alacağı bir formata çevirmiştir. Kürt siyaseti açısından bakıldığında silaha karşı olanlara ve PKK siyasetine, siyasettin silah gölgesinde yürütülemeyeceği eleştirisi yapanlara ve bugüne kadar hangi sebeple olursa olsun siyasette uzak duranlara ‘’hadi buyurun siyasette siz rol alın, Kürtlerin haklarını yasal ve anayasal düzlemde güçlü savunucuları olun.
Kürtleri kazanımların sahibi yapın. Siyaset bu alanı size açılmıştır. Eleştiri mekanizmasından aktif rol ve sorumluluk alarak sorunu omuzlayın. Bunu yapacak siyasi bilgi ve birikime sahip misiniz? Kürt kamuoyu bu siyasi birikiminizi ve enerjinizi görmek istiyor. ‘’ demiştir. Türk kamuoyu açısından meseleye bakıldığında; PKK’nin varlığı devleti bölüp, parçalamak amacında olduğu PKK silahlı mücadeleyi bırakırsa her türlü meselenin demokratik zeminde konuşulup, tartışılacağı ve çözümlerin bulunacağı iddiasında bulunanlara size de o zemin yaratıldı.
Bundan sonra Kürtler özgür ve demokratik zeminde siyaset yapmalarının güvencesi olabilecek misiniz? PKK üzerinden Kürt karşıtlığından vazgeçecek misiniz demiştir.? PKK’yi eleştiri pozisyonundan Kürtlerin haklarını her şart ve koşulda güçlü savunucuları olabilecek misiniz? Devlettin olası şiddet aygıtına karşı Kürd’ün suratına atılacak tokatta önce siz dur diyebilecek misiniz? Yarım asırlık çatışma süreci size o demokratik kültüre sahip olma ve bu mesele üzerinde kafa yormanızı ve bir muhasebe içine girmenizi sağladı mı? Bu çatışma süreçten bir ders çıkarabildiniz mı? Siyasetinizi gözden geçirip, yeni sürecin ruhuna uygun bir davranış değişikliğine gidebilecek misiniz? gibi mesajlar da vermiş olacak. Yeni süreç en çok Türkleri bir sorgulamaya götürmelidir. Devlettin bölünmemiş olması devleti demokratikleştirmek ve çatışma zemininin bir daha oluşmaması için büyük görev ve sorumluluklar yüklemiştir.
Türkler özellikle de Türk milliyetçileri Kürt karşıtlığı rolunden artık vazgeçip, Kürtlerin elini daha güçlü tutmaya bakmalıdır. Bu her iki toplumun kazancı açısından önemlidir. Kürtler bu pratikleri Türkler’de görmek istiyor. PKK’nin silah bırakması ülke içinde olduğu gibi hiç şüphesiz ülke dışında da büyük yankı uyandırmıştır. Siyasette yeni bir yol ve yöntemi zorunlu kılmaktadır.
Bu gelişmelerden sonra demokratik siyasettin önünü açmak devlet için bir gerekliliktir. Yeni bir silahlı çatışma zemini yaratmamak ve yeni silahlı oluşumların ortaya çıkmasını engelemek için siyasi zemini güçlendirmek bir zorunluluktur. Bunun için de demokratik adımların acil olarak atması gerekiyor. Devlet, PKK’nin varlığından kaynaklı olarak oluşturduğu illegal yapılanmaları koruculuk sistemi ve benzeri tüm yapıları lağv etmelidir. Bunlar olmadan sivil siyaset alanı dar kalır ve siyasi baskı devam edecektir.
Demokratik zeminin güçlenmesi ve sivil örgütlenmenin önündeki tüm engeller ortadan kaldırılmalıdır. Ancak o zaman demokratik siyaset yapmak anlamlı olacaktır. Yeni süreçle birlikte Kürt siyaset yapılanmasını da değişecektir. Yeni kişiler siyasette rol alacaktır. Kürtler içinde sol, sosyalist, komünist, liberal ve muhafazakâr kesimler de bir siyaset arayışında olacaktır. Hiç şüphesiz bu demokratik zemini en iyi kullananlar halkın temsilciliğini yapacaktır. Yeni süreç Kürt ve Türk siyasetinde değişimi, yeni bir yol ve yöntemle siyaseti yürütmeyi zorunlu kılacaktır.
Siyaset yapma argünamları eski ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı dil yerine siyasetin demokratik zemini güçlendirecek yeni politikalar geliştirmeyi zorunlu kılacaktır. Türkiye Devletinin sınır dışında Kürtlerin yaşadığı alanlardan çekilme süreci başlayacak. Operasyonlar, duracak. anayasada değişiklikler ve buna bağlı adımlar peyderpey atılacak. Genel af gibi kapsayıcı bir yasa değişikliği, yerel yönetimin güçlendirilmesi, dil ve kültürel faaliyetler önündeki engellerin kaldırılması, siyasettin özgür örgütlenmesi vb. adımlar atılacaktır.
Bu adımlar sivil siyasettin güç kazanması ve zemin bulmasının önemli ve zorunlu adımları olacaktır. Çünkü önceki süreçten farklı olarak içeride ve dışarda farklı siyasi dinamikler ve aktörler devrededir. Tüm bu adımlar bir zaman periyodu içinde gerçekleşecektir. Bu adımlar atılırken bir gönüllülük temelinde değil bir zorunluluk temelinde atılacak adımlar olacaktır.
Tayyar ÖZBEY/12.05.2025