Sevgili Canlarım… Türkiye’de söz ve müzik öylesine büyük bir katliama maruz bırakıldı ki, artık gençliğin kulağına da ruhuna da hitap eden eser bulmak neredeyse imkânsız hale geldi. Sanatın özünü, musikinin ruhunu ve kelamın inceliğini yok eden bu yozlaşma, sadece bugünün gençliğini değil; dünün müzik kültürünü de yok etmeyi başardı.
Bir zamanlar bir şarkının ilk dizesinde insan kalbi titrerdi. Bir türküde memleket kokusu alınır, bir sanat müziği eserinde asalet hissedilir, bir halk ozanının mısralarında ise hayatın kendisi saklı olurdu. Bugünse, üretim adı altında sunulan çoğu sözde eser; ne melodisiyle kalbe dokunuyor ne de sözleriyle akla ışık tutuyor.
Genç kuşaklar, dayatılan bu yapay ritimlerin ve içi boş sözlerin arasında gerçek müziği tanıyamadan büyüyor. Dinleme zevki köreltiliyor, kulak estetiği tahrip ediliyor. Eski neslin taşıdığı müzik birikimi ise ya yok sayılıyor ya da adeta tarihin tozlu raflarına itilmek isteniyor.
Oysa müzik, sadece eğlencelik bir uğraş değildir; bir milletin hafızası, ruhu ve kimliğidir. Bir toplumun kültürü; sözle, sazla, makamla yaşar ve gelecek nesillere aktarılır. Eğer bu bağ koparsa, sadece melodiler değil, ruhumuz da yitip gider.
Bugün yapılması gereken; müziği yeniden özüne döndürmek, genç kulaklara kaliteli eserleri ulaştırmak, geçmişin birikimini geleceğe taşımaktır. Çünkü bir toplumun şarkıları ne kadar derinse, muhabbeti de o kadar derin olur.
En derin muhabbetlerimle…
Orhan Akdeniz/Bestekar, Sanatçı