Tarih: 18.07.2025 20:50

Marc Faber: “Batı artık düşüşte, Türkiye yönünü Asya’ya çevirmeli”

Facebook Twitter Linked-in

Marc Faber: "Batı artık düşüşte, Türkiye yönünü Asya'ya çevirmeli" Özel Röportaj - GÖKHAN KURTARAN EKOTÜRK'e özel konuşan 79 yaşındaki dünyaca ünlü yatırım gurusu Dr. Marc Faber, Batı ekonomilerinin çöküş sürecine girdiğini ve Türkiye'nin yönünü Asya'ya çevirmesinin daha faydalı olacağını söyledi. Faber'e göre ABD ve Avrupa merkezli sistem iflas ediyor, yeni güç merkezleri ise BRICS ülkeleri ve Türkiye'nin de içinde olduğu gelişmekte olan ekonomiler. Piyasalarda kriz tahminleri nedeniyle "Dr. Kıyamet" olarak tanınan Gloom, Boom & Doom editörü Faber, küresel piyasalarla ilgili değerlendirmelerinde çarpıcı tespitlerde bulundu. Piyasalarda belirsizliğin her zaman var olduğunu belirten Faber, "Eğer belirsizlik olmazsa piyasalar zaten çok pahalı olur. Oysa belirsizlik bazı sektörleri baskılayarak sonradan toparlanma fırsatı yaratır" dedi. Ancak bu kez belirsizliğin çok daha derin bir yapısal dönüşümle birleştiğini ifade eden Faber, "Jeopolitik koşullar bozuldu. Dünya ekonomisinin görünümü de zayıflıyor. Burada özellikle sıradan insanların yaşadığı ekonomik gerçeklerden söz ediyorum. Çünkü artık iki farklı ekonomi var: Varlık sahibi zenginlerin ekonomisi ve geniş halk kitlelerinin ekonomisi" diye konuştu. "Zengin daha da zenginleşti, geniş kesimler sıkıştı" Batı dünyasında servet yoğunlaşmasının tarihin en yüksek seviyelerine ulaştığını kaydeden Faber, "Az sayıdaki insan ve şirket neredeyse tüm serveti kontrol ediyor. Geniş ekonomiye baktığımızda ise işler pek iyi gitmiyor. Bu yüzden ekonomi hakkında konuşurken kimin ekonomisinden bahsettiğimizi iyi tanımlamamız gerekiyor" dedi. Faber'e göre ülkelerin gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) verilerinde kaydedilen büyüme, halkın geneline uzun yıllardır yansımıyor. Geniş kitleler yoksullaştırılırken, Londra gibi Batı'nın en gözde metropollerinin sokaklarında insanların giderek düşen yaşam standartları artık net bir şekilde görülüyor. Öte yanda gelişmekte olan bazı ülkelerin hâlâ büyüme gösterdiğini belirten Faber, "Örneğin Hindistan hâlâ güçlü bir büyüme kaydediyor. Çin yavaşlasa da büyüyor. Diğer birçok ülke ise ya resesyona girdi ya da uzun süredir çıkamıyor" ifadelerini kullandı. "İngiltere artık bir dünya gücü değil, Hindistan geçti bile" 1970'lerde başladığı kariyerini hatırlatan Faber, o dönemlerde dünya ekonomisinin büyük ölçüde Avrupa ve ABD'den ibaret olduğunu söyledi. Faber, "Şimdi ise bu ülkeler dünya nüfusunun sadece yüzde 12'sini oluşturuyor. Çin ve Hindistan gibi ülkeler, sosyalist sistemden piyasa ekonomisine geçerek dev bir büyüme yaşadı. Bu ülkeler kapitalizmin yarattığı dinamizmi kullandı. Oysa Batı bunu anlamakta gecikti. Örneğin İngiltere artık bir dünya gücü değil. Hindistan onu geçti bile. Bu, Batı'daki birçok kişi için şok edici bir gerçek" dedi. "Türkiye, yönünü Batı yerine Asya'ya çevirmeli" Faber, Türkiye'nin jeopolitik ve ekonomik tercihleri hakkında da çarpıcı açıklamalarda bulundu. "Bana kalırsa Türkiye, bir gün Asya'ya Batı'dan daha yakın olacak. Umarım öyle olur" diyen Faber, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye adaletsiz yaklaştığını savundu: "Ukrayna'yı birliğe almak isteyen AB, Türkiye'yi yıllardır kapıda bekletiyor. Oysa Türkiye her yönüyle bu birliğe çok daha önce girmeyi hak eden bir ülkeydi." Türkiye'nin BRICS gibi yeni oluşumlarla daha verimli ticari ve ekonomik ilişkiler geliştirebileceğini kaydeden Faber, "AB, Türkiye'yi yalnızca askeri güç olarak görmek istiyor. Ancak Türkiye, etkisini yitiren Batı ile daha fazla bütünleşmemeli. Dikkatli olunmalı çünkü Batı artık her yönüyle düşüşte" dedi. "Batı'nın borç yapısı çöktü, enflasyon bir tür vergidir" ABD, İngiltere, Fransa, İtalya gibi Batı ekonomilerinde görülen yüksek kamu borçlarına ilişkin olarak ise Faber, "Bu borçlar nasıl finanse edilecek bilmiyoruz. Benim görüşüm şu: Batı demokrasileri borçlarını finanse etmek için sürekli para basmak zorunda. Bu da halktan vergi alınamadığında enflasyon yoluyla fiilen vergi alınması anlamına geliyor" diye konuştu. ABD'de faiz ödemelerinin hükümet bütçesindeki en hızlı büyüyen kalem haline geldiğini vurgulayan Faber, "Faiz giderleri her yıl artıyor. Bir noktada toplanan tüm vergiler sadece borç faizi ödemelerine gidecek. Bu da çok yüksek enflasyona yol açacak. Zaten yıllardır uyarıyorum. İnsanlar kendi merkez bankaları gibi davranmalı. Altın, gümüş, platin tutmalı" dedi. Faber, Donald Trump'ın yeniden başkan seçilmesi halinde para basımının daha da hızlanacağını belirtti: "Trump, değerli maden sahipleri için Tanrı'nın bir lütfu gibi. Çünkü tarihte görülmemiş bir borçlanma ve para genişlemesi getirecek." Büyük finansal çöküş: "Çöküş bir anda değil, yıllara yayılarak olacak" Piyasalarda ani çöküşler bekleyenlerin dikkatli olması gerektiğini söyleyen Faber, yaşanacak çöküşün klasik bir borsa krizi şeklinde olmayabileceğini vurguladı: "1987 gibi bir günde %21 düşüş yaşamayabiliriz. Ama yıllara yayılan bir değer erozyonu olur. Para basımıyla bu düşüş, satın alma gücünün azalması şeklinde gerçekleşir." Genç kuşakların daha yoksul hale geldiğini ve yaşam standartlarının gerilediğini anlatan Faber, "İngiltere'de tipik bir hane halkının yaşam tandardı düşüyor. Aynı şey ABD için de geçerli. Veriler, 35 yaş altı gençlerin ebeveynlerine kıyasla daha az kazandığını ve daha az servete sahip olduğunu gösteriyor. Reel anlamda düşen bir refah söz konusu" diye konuştu. "Altın pahalı diyebilirsiniz ama hâlâ değerini koruyor" Ortalama hane halkının kendini nasıl güvende hissedebileceğine de değinen Faber, borçlanmadan kaçınma ve tasarrufların bir kısmını değerli metallere yönlendirme çağrısı yaptı: "1970'te altının onsu 35 dolardı, bugün 3 bin dolar civarında. Belki Google daha iyi kazandırdı ama altın da servetini korudu. Bugün altının fiyatı çok yükselmiş olabilir ama platin yeni hareket etmeye başladı. Şu anda altın değil, platin alırım. Altınım ve gümüşüm var ama platin almaya devam ediyorum." Marc Faber kimdir? İsviçreli ekonomist ve yatırım danışmanı Dr. Marc Faber, küresel finans çevrelerinde uzun yıllardır yakından takip edilen isimler arasında yer alıyor. Harvard Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde doktora derecesini tamamlayan Faber, kariyerine 1970'li yıllarda başlamış; UBS ve Drexel Burnham Lambert gibi önde gelen yatırım kuruluşlarında üst düzey görevlerde bulundu. "Gloom, Boom & Doom Report" adlı aylık analiz bülteniyle tanınan Faber, özellikle kriz dönemlerine ilişkin öngörüleri ve merkez bankalarına yönelik eleştirel yaklaşımıyla biliniyor. Hong Kong'da bir ofisi olan Faber, 30 yılı aşkın süredir hayatına Tayland'ın Chiang Mai kentinde devam ediyor. Marc Faber'in kriz tahminleri Marc Faber, 1987 "Kara Pazartesi" çöküşü öncesinde yatırımcılara hisse senetlerinden çıkmalarını önererek dikkat çekti. 2000'deki dot-com balonunun patlayacağını öngördü ve 2007-2008 finansal krizinden bir yıl önce, ABD emlak piyasasındaki aşırı şişmenin küresel bir çöküşe yol açabileceği uyarısında bulundu. 2008 krizinden sonra merkez bankalarının genişlemeci para politikalarına sert eleştiriler getiren Faber, bu politikaların yeni varlık balonları yaratacağını ve gelir eşitsizliğini derinleştireceğini savundu. 2010'lu yıllarda ise Çin'deki kredi genişlemesi ve gelişmekte olan piyasalardaki borçlanmaya dikkat çekerek yeni bir global finansal sarsıntı ihtimaline işaret etti.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —